Hilprecht adlı profesör, 1889-1900 seneleri arasında Mezopotamya'da bir keşif çalışması yaptı.
Niffer Vadisi'nde yapılan kazılarda, binlerce yazılı levha bulundu.
Üzerinde ne yazıldığı bilinmeyen ve çivi yazısıyla yazılan 70 bin taş levhadan birisi, 58 sene sonra tercüme edildi.
Amerika Birleşik Devletleri'nden Samuel Noah Kramer'in 58 sene sonra İngilizce'ye tercüme ettiği tarihi eser, Türk Sümerologlardan Muazzez Çığ ve Hatice Kızılay tarafından da Türkçe’ye çevrildi.
Taş eser üzerinde çivi yazısı ile yazan yazının anlamı çözümlendiğinde ise araştırmacılar şaşkına döndüler.
Şaşkınlığın nedeni ise, tarihin ilk aşk mektubuna rastlanılmasıydı.
Mektupta geçen aşk hikayesi ise bir rahibenin Sümer Kralı'na olan aşkıydı.
Efsaneye göre Mezopotamya'da M.Ö. 2300 2500 seneleri arasında yaşamış olan ve dönemin en güzel kadınlarından biri olan rahibe Enlil, Sümer Kralı Su-Sin'e deli gibi aşıktı. Sümerlilerin her sene yaptıkları yeni yıl bayramına kralın dikkatini çekmeyi başararak büyük aşkıyla evlenmeyi başaran Enlil, kralla düğünlerinin olduğu gün aşkını ifade ettiği bu mektubu yazdı. Hem tarihin ilk aşk mektubu olma özelliği taşıyan hem de büyük aşkın sembolü olan bu mektup, herkes tarafından çok beğenildi. Dönemin en ünlü müzisyenleri tarafından bestelenerek şarkı olarak halk arasında yayıldı ve nesiller boyu aktarıldı.
Büyük aşkın sembolü olan ve çivi yazısı ile yazılan binlerce yıllık mektup ise söyle:
Güveyi, kalbimin sevgilisi,
Senin güzelliğin fazladır, bal gibi tatlı,
Beni büyüledin,
Senin önünde titreyerek durayım,
Güveyi, seni okşayayım,
Benim kıymetli okşayışım baldan hoştur,
Bağışla bana okşayışlarını,
Benim beyim,
Benim beyim baygınlığım,
Enlil'in kalbini memnun eden Su-Sin'im,
Bağışla bana okşayışlarını.