Tedavi olan bir hastanın avret mahallini açmasında bir sakınca var mıdır?

Tedavi ihtiyacı gibi zaruri durumlarda hastanın, gerektiğinde bedeninin mahrem yerlerine tedavi işlemini yapan kimselerin bakması ve dokunması caizdir.

Mahrem yerlerini açmak durumunda olan hastaların imkânlar ölçüsünde hemcinsi olan sağlık personelini tercih etmeleri uygun olur (Kâsânî, Bedâiü’s-sanâi’, V, 124). Buna imkân bulunmaması halinde ise bu konuda cinsiyet farkı dikkate alınmaz. Çünkü “Zaruretler sakıncalı olan şeyleri mubah kılar.” (Zeylaî, Tebyînü’l-hakâik, VI, 17). Bununla birlikte tedavi eden doktorun gözünü sakınması ve sadece ilgili mahalle bakması gerekir.

Gebeliği engellemek için geri dönüşü olmayan (kordon bağlatma vb. ) yöntemlerin uygulanması caiz midir?
İstenmeyen durumlarda gebeliğin oluşmasına engel olmak için kalıcı olmayan önleyici tedbirlere başvurmak caiz görülmüştür (Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 163).

Ancak gebeliği engelleme işleminin, üreme imkânını tamamen ortadan kaldıracak yöntemlerle gerçekleştirilmesi, fıtratı bozma kapsamına girer. Bu ise İslam’da yasaklanmıştır (Rûm 30/30).

Erkekte sperm hücrelerinin testislerde depolandıkları bölgelere geçişinin cerrahi yöntemlerle kalıcı olarak engellenmesi işlemi, ileride yeniden çocuk sahibi olmayı zorlaştırmaktadır. Kadınlarda uygulanan kordon bağlama ise kalıcı ve geri dönüşü olmayan bir yöntemdir. Bu yöntemde kadında doğuştan var olan doğurganlık özelliği kaybolmaktadır. Bu itibarla; gerek erkeğin, gerekse kadının, üremeyi engelleyecek sonuca götüren herhangi bir ameliyeye tabi tutulması, fıtratı bozan bir durum olduğu için caiz değildir.

Ancak, gebe kalması annenin hayatı veya sağlığı açısından tehlike arz ediyor ve kadının tüplerinin bağlanmasında zorunluluk bulunuyorsa bunda sakınca yoktur.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı

Din Haberleri