Tüm detaylarıyla 18 Mart Çanakkale Savaşı | Çanakkale Geçilmez hikayesi ve fotoğrafları
18 Mart 1915 tarihi, Türk adının vatan topraklarına kanla yazıldığı, mermilerin havada çarpıştığı Çanakkale Zaferi ile hafızalara kazındı. Türk'ün şanlı tarihinin unutulmaması için tüm detaylarıyla 18 Mart Çanakkale Savaşı ve Çanakkale Geçilmez hikayesi haberimizde...
140
Birinci Dünya Savaşı'nın en kanlı, en acı muharebeleri olarak adlandırılan Çanakkale Savaşları, Türk’ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. Metrekare başına 6 bin merminin düştüğü ve bu mermilerin havada çarpıştığı savaş olarak bilinen Çanakkale Zaferi, Türklerin gücünü tüm dünyaya ispatlamıştır. Bir savaşın askerle, silahla, kurşunla, top, tüfek, tankla değil iman gücüyle, inançla, istekle ve vatan sevgisiyle kazanılabileceğini gözler önüne seren Çanakkale Zaferi hakkında tüm bilinmesi gerekenler haberimizde...
240
ÇANAKKALE SAVAŞI'NIN BİLİNMEYENLERİ
Çanakkale Savaşı sürecinde bir metrekareye yaklaşık 6000 mermi düşmüştür. Ayrıca bu oran dünya savaş tarihinin en yüksek oranıdır.
340
Çanakkale Savaşı'nda erkeklerle birlikte kadın piyadeler ve keskin nişancı kadınlarda mücadele etmişlerdir.
440
İngilizler daha savaş başlamadan Seddülbahir'i bombalamıştır. Bu bombalama sonucu 86 askerimiz şehit olmuştur.
540
İngilizler 18 Mart yenilgisinin sebebi olarak mayın taramacılarını görmüşlerdir ve hepsini kurşuna dizmişlerdir.
640
Mustafa Kemal Atatürk Anafartalar'da yaralanmıştır. Ancak kalbinin üstünde bulunan cep saatinin kurşunu yavaşlatması sayesinde hayata tutunmuştur.
740
Reşit Paşa Vapuru'nda Çanakkale Savaşı'na katılan ilk Türk hemşire Safiye Hüseyin'dir.
840
Çanakkale Savaşı'nda öğrencilerin askere alınmasından dolayı Tıbbiye, 1915 yılında eğitime 1 yıl ara vermiştir.
940
"Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir" yazısı Kurtuluş Savaşı için yazılmasına rağmen, Çanakkale Savaşı ile özdeşleştirilmiştir.
1040
Topçu Müstecip Onbaşı tarafından vurulan ve karaya oturarak içindeki düşmanlarla beraber ele geçirilen Turkuaz adlı Fransız denizatlısı savaşa katılan 4 denizatlıdan biridir.
Seyit Onbaşı, Çanakkale Savaşı'nda 3 tane 250'şer kiloluk mermiyi sırtında taşıyarak topa yerleştirmiştir.
1140
1912’de 60 mezun veren Galatasaray Lisesi, 1915 yılında 18, 1916’da hiç mezun veremedi ve 1917’de 5 öğrencisini mezun edebildi. Çanakkale’ye gönüllü olarak gitmek üzere başvuran İstanbul Lisesi öğrencileri, 13 Mayıs 1915’te Arıburnu’na sevk edilen ikinci tümene katıldılar. Lise öğrencilerinin kolunda sarı kurdele bağlıydı. 19 Mayıs Taarruzu’nda, “hedef olmamaları” için bu kurdeleleri çıkarmaları emredilmişti onlara... Ama sadece İstanbul Lisesi bu taarruzda 50 öğrencisini kaybetti.
1240
Bu haber duyulunca okuldaki öğrenciler, okulun kapılarını ve pervazlarını siyaha boyadılar ve Çanakkale Zaferi'nden sonra okulda yapılan yoklamada şehitlerin ismi okunduğunda “Şehit... Cennet-i Âlâ’da!” diye bağırdılar. Vefa Lisesi ve Çapa Erkek Öğretmen Okulu da bu yıllarda Çanakkale Savaşı’na katılan ve şehit düşen öğrencileri nedeniyle mezun verememişti. 1916-1917 öğretim yılında Balıkesir Lisesi, Çanakkale Savaşları’nda 94 şehit verdi. Balıkesir Erkek Muallim Mektebi’nden de büyük miktarda öğrenci harbe dâhil oldu ve bu okul, 1914-1918 yılları arasında yalnızca 2 mezun verebildi. Balıkesir’de yayınlanan Karesi Gazetesi’nin o günlerde verdiği bir habere göre, babaları Balkan Savaşı’nda şehit düşen ve Edirne Lisesi’nden Balıkesir Lisesi’ne yatılı olarak nakledilen 25 izci öğrencinin tamamı gönüllü olarak Çanakkale’ye gitmiş ve orada şehit olmuştu.
1340
ÇANAKKALE SAVAŞI'NIN TARİHÇESİ
I. Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce, 1911-1912 yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika toprakları olan Trablusgarp ve Bingazi’yi İtalya’ya kaptırmış, 1912-1913 Balkan hezimeti ise, 500 yıldır Türk olan Rumeli’deki son Türk hakimiyetini silip süpürmüştür.
1440
Bulgar ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi, o zamanın devlet adamlarınca siyasi yalnızlığımızın tabii bir sonucu olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla I. Dünya Savaşı’na rastlayan günlerde Osmanlı Devleti yalnızlıktan ve emniyetsizlikten kurtulmak maksadıyla bloklardan biri ile anlaşmak istemiştir.
1540
Fakat, Balkan Savaşı’nın kötü hatıralarının tesiri altında kalan her iki blokta Türk İttifakkını küçümsemişler ve bu ittifakkın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdir. Ancak, Alman İmparatoru her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı Devleti’nin hiç değilse bir kısım düşman kuvvetini meşgul edebileceği gerekçesi ile ittifaka dahil etmiştir.
1640
Bu suretle Osmanlı Devleti, kaderini alelacele 2 Ağustos 1924’de “üçlü ittifak” a bağlamıştır. İşte Çanakkale Zaferi’ni yaratan kuvvet 1914 yazında küçümsenen, değeri hakkında yanlış teşhis konan bu Türk Ordusu'dur.
1740
Avrupa’da savaş bütün şiddetiyle sürerken, hareket harbinin yerini siper harbi almıştır. Bu cephede yarma yapmak ve kesin sonuç almak son derece zorlaşmıştır. Halbuki “Üçlü İtilaf” ın askeri gücü günden güne artmaktadır. Bu güç, hareket savaşına müsait başka savaş alanları da kullanılmaktadır. İngiltere Başkanı Lloyd George ve Bahriye Nazırı Churchill, bu görüşü benimsemişlerdir.
1840
Çanakkale Savaşları, işte bu görüşü benimseyenlerin eseridir. Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadası’nın seçilmesi bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındadır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün Karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır.
1940
Harp halinde bu geçitin kapanması, Rusya için hayati önem taşımaktadır. Zira; Rusya’nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır. Bu durumda boğazlar doğu cephesinin en müsait ve hayati menzil hattını hafifletecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır.
2040
Osmanlı Devletinin savaş dışı edilmesiyle muhtemelen Balkan Devletleri ve İtalya “İtilaf” Devletleri yanında savaşa katılacaklardır. O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan Churchill’in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirler önceleri pek itibar görmemiştir.
2140
Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış Harekatı üzerine telaşlanan, çok zor durumda kalan ve hiç değilse bir kısım Türk Kuvvetlerinin başka cephelere çekilmesini isteyen Rusya’nın yükünü azaltmak için Çanakkale Seferine karar verilmiş, fakat kesin neticesi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanma ile zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmıştır.
2240
18 Mart 1915’de yaklaşık bir aydır sürekli olarak bombaladığı boğazın her iki tarafındaki Türk tabyalarının artık sustuğunu varsayan 12 zırhlı, 18 muhrip, 7 mayın tarama gemisi, çeşitli tıp nakliye destek gemisi ve uçak gemilerinden meydana gelen I Dünya Savaşı’nın en büyük ve en modern donanması, boğazı geçme girişiminde bulunmuştur. Ancak ehliyetli ellerde sevk ve idare edilen kahraman Türk Askerinin hayatını hiçe sayarak kanını fedakarca akıtması sayesinde dünyanın en modern silah ve teçhizat ile donatılmış düşman donanması, 7 modern savaş gemisini ve binlerce askerini kaybederek geri çekilmek zorunda kalmıştır.
2340
Zira: Mehmetçik, düşmanı denizden bir adım bile geçirtmemeye yemin etmiştir. Anadolu bozkırının o güne kadar deniz görmemiş çocukları, sanki kırk yıldır denizlerde savaşıp ta pişmiş kişilere özgün becerileri ile zırhlı düşman gemilerine geçiş hakkı tanımamıştır.
2440
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ HİKAYESİ
Gemilerde 'jurnal' adı verilen bir seyir defteri bulunur. Gemi limandayken ya da seyir halindeyken yaşanan gelişmeler bu jurnal defterine kaydedilir. Geminin rotası, hızı, geldiği ve gideceği liman, vardiya değişimleri gibi bilgiler jurnale not edilir.
2540
Gemi sığ sulardan ve önemli su yollarından geçerken de jurnal sürekli güncellenir.
Örneğin, Cebelitarık Boğazı geçilirken “03:00 Cebelitarık’a girildi.” , “07:00 Cebelitarık geçildi.” gibi saat belirtilerek yazılır.
2640
Keza İstanbul Boğazı’ndan geçerken “08:00 İstanbul Boğazı’na girildi. “10:00 Kavaklar geçildi.”, “11:00 Hisar geçildi.”, “13:00 İstanbul Boğazı geçildi.” gibi sürekli notlar jurnal edilir.
2740
Lakin aynı gemiler Çanakkale Boğazı’na geldiklerinde jurnal defterine bunlar yazılmaz.
Çanakkale Boğazı seyri tamamlandığında jurnale
“09:00 Çanakkale çıkıldı.” ya da
“15:00 Şehitler Abidesi 2 milden selamlandı.”
şeklinde not düşülür.
2840
18 Mart günü Türk askeri, var gücüyle direndi ve vatan sevgisiyle savaştığı işgalcileri püskürttü. Denizde bozguna uğrayan düşman kuvvetleri, bu kez Çanakkale'ye karadan girmek istedi.
2940
Karşılarında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk birlikleri vardı. 25 Nisan 1915 sabahı tarihin akışını tamamen değiştiren 'Çanakkale Kara Savaşları' başladı. Önce Anafartalar, sonra Conkbayarı Zaferleri geldi. Düşman kuvvetleri çekildi. 'Çanakkale Geçilmez' sözü tüm dünyaya kanıtlandı.
3040
Tarihler 1915 yılının 18 Mart’ını gösteriyordu. İstanbul’a karadan değil de denizden daha kolay ulaşılacağını düşünen İngiliz ve Fransızlar rotalarını Çanakkale Boğazı’na çevirdiler. O dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak Çanakkale Boğazı’na girdi. Türk kıyı gözetleme postalarının o güne kadar gördüğü en fazla gemi Boğaz’a yaklaşıyordu. 18 muharebe gemisi, refakat kruvazörleri ve mayın aramatarama gemilerinden oluşan yüzden fazla gemi sayıca yetersiz Türk donanmasına doğru ilerliyordu.
3140
Donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile Inflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu. İkinci grupta ise İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, Irresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu.
3240
18 Mart sabahı düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu ve gemiler Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos tabyamızın bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos’a saldırdı. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu.
3340
Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler.
3440
Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Bouvet ve Suffren’e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Türk tabyaları, boğazı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Inflexible, Irressitible gemileri de büyük hasar gördü. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralar alarak geri çekilmek zorunda kaldı. İngiliz ve Fransızlar, Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğini büyük kayıplar vererek bu şekilde öğrenmiş oldular.
3540
"SİZE BEN TAARRUZU EMRETMİYORUM, ÖLMEYİ EMREDİYORUM"
Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal Atatürk'ün, Çanakkale'de taarruz emrini şu sözlerle verdi: “Bu öyle alelade bir taarruz değil, herkesin başarılı olmak veya ölmek azmiyle harekete hazır olduğu taarruzdur. Size ben taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum.”