Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölüm yıl dönümünde Turgut Özal sözleri şu sıralar internette vatandaşlar tarafından sıkça aratılıyor. Biz de konuyla ilgili tüm bilgileri haberimizde derledik.
TURGUT ÖZAL KİMDİR?
Türk bürokrat, siyasetçi ve devlet adamı olan Turgut Özal, Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanıdır. Bundan önce, 1983-1989 yılları arasında 5 yıl 10 ay boyunca başbakanlık ve aynı zamanda Anavatan Partisi Genel Başkanlığı görevlerinde bulunan Turgut Özal cumhurbaşkanlığı görevi sürerken vefat eden Mustafa Kemal Atatürk'ün ardından, görevi başında vefat eden ikinci cumhurbaşkanıdır.
TURGUT ÖZAL NE ZAMAN VE NEREDE ÖLDÜ?
Turgut Özal, 17 Nisan 1993'te 5 ülkeyi kapsayan 12 günlük Türkistan gezisinden sonra ölmüştür. Özal'ın cenazesine Türkiye'nin dört bir yanından yüzbinlerce kişi akın etmiş, televizyonlardan canlı yayımlanmış; ülkede bayraklar yarıya indirilmiştir.
TURGUT ÖZAL NASIL ÖLDÜ?
2 Ekim 2012 tarihinde Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 19 yıl aradan sonra kabri açılmış olup ölümünün bir suikast olup olmadığının belirlenmesi için yapılan otopsi sonucunda Adli Tıp Kurumu araştırmalar ve bulgular sonucu zehir bulunduğunu ancak Özal'ın zehirden mi yoksa başka sebepten mi öldüğünü tespit edemediklerini açıklamıştır.
TURGUT ÖZAL SÖZLERİ
Benim memurum işini bilir.
Sen onu git küçük Turgut’a anlat.
Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz.
Devlet millet içindir, millet devlet için değildir!
Cumhurbaşkanı oldum diye namazı mı terk edeceğim.
Devlet halka sorarak değil, halka hesap vererek yönetilir.
İnsanlar kavga seyretmeyi sever, kavga edenleri sevmez.
Ben açık olarak iki şeyin yanındayım. Biri açık bir toplum, ikincisi serbest bir ekonomi.
Allah’ın verdiği ömrü O’nun izninden başka alacak yoktur! Biz de O’na teslim olmuşuzdur.
Ekonominin tabii kanunları vardır. Bu kanunların dışına çıkarak nehri tersine akıtmayalım.
Sayın Evren’in Türkiye’yi 12 Eylül ile beraber bir yıkıntıdan, çöküntüden kurtardığına canı gönülden inanıyorum.
Bize yardım ediyorsunuz. Yardımdan fazla önemli gördüğümüz husus ticarettir.
Bize daha fazla ticaret imkanı verin.
Devlet de, kalkınma da, iktisadi gelişme de tek bir amaç taşır: İnsanın, insanca, özgürce, refah ve mutluluk içinde yaşaması.
Cumhurbaşkanının bugünkü haliyle yetkilerine bir ilave ve çıkarma yapılmadan halk tarafından seçilmesini tercih ederim.
Biz çocukları severiz. Biz gençleri severiz. Biz insanı severiz. İnsandan daha mübarek, ne bir mahlûk, ne bir kurum, ne de bir doktrin vardır.
Birinci sınıf büyük devlet olabilmenin şartlarından birincisi iyi bir coğrafi konumda bulunmak, ikinci yeterli büyüklükte, nitelikte nüfustur.
Devlet, mabut veya baba değildir. Devlet bir istihdam kapısı da değildir. Aslolan devletin zenginliği sonucu milletin zenginliği değil, milletin zenginliği sonucu devletin zengin olmasıdır.
Biz çağı doğru okuyorduk ve çağı doğru okumak demek, Türk ekonomisini dünyadaki mukadder gelişmeleri göğüsleyebilecek donatıma kavuşturmak, dünyanın gidişatına senkronize etmek demektir.
Bir şeyler bulabilen, bir şeyler keşfedilebilen, bir şeyler icat edebilen ve birtakım yenilikler getiren ülkelerin hepsinde, belki bir iki tane, belki iki üç tane bu ülke, en önemli hususiyetin serbest bir düşünce ve düşünceyi ifade hürriyetinin olduğunu gördüm.
Ben öbür dünyaya inanır ve bu dünyanın bir geçiş yeri olduğunu düşünürüm. Öbür dünyada bugün yaptıklarının hesabı sorulur. İlim sahibinden ilmini, para sahibinden paranı doğru yolda kullandın mı diye sual edilir. Bize de sana hizmet imkanı verdik, bu imkanı iyi değerlendirdin mi diye sorulur.
Gençlerimizi düşman oyunlarına gelmeyecek kadar bilgili, sokakta hiçbir meselenin çözülemeyeceğini anlayacak kadar seviyeli, vatanın birlik ve bütünlüğünün önemini kavrayacak kadar kültürlü, örf ve adetlerimize saygılı, hepsinden önemlisi faydalıyı zararlıdan ayırt edecek kadar ölçülü, herkese karşı sevgi ve şefkat besleyen medeni insan olarak yetiştirmeliyiz.
Canım pahasına da olsa yeminime sadık kalacağım. Tarafsız kalacağıma dair yemin ettim ama ben taraf tutacağım. Neyin tarafını tutacağım? Atatürk ilke ve inkılaplarının tarafını tutmaya devam edeceğim. Anayasal kuruluşlarımıza destek olmaya devam edeceğim. Türkiye’mizin yakın vadede Avrupa Topluluğu’nun en seçkin üyelerinden biri olmasının tarafını tutacağım. Cumhurbaşkanlığı makamını, her türlü iç siyaset sorunlarının üstünde tutacağım ama halkımın içinde, mütevazı bir vatandaş olarak, halkımla birlikte yaşayarak… Ve nihayet sözlerimi şu idrak içerisinde bitirmek istiyorum: Bu sımsıcak milletin, bu güçlü ülkenin ve bu büyük Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı olmak, benim için şereflerin en büyüğüdür. Ne mutlu Türküm diyene!
Türkiye hala kalkınamamışsa bunun en büyük sebebi batının içimizden çok kolay adam satın alabilmiş olmasıdır!
Ben bir icraat yapacağım zaman sol kafaların yazıklarına bakarım.