7 haziran seçimlerinde tek başına iktidar çıkmamış, koalisyon çıkmıştı. Partiler koalisyon görüşmelerinden bir hükümet çıkaramamış, 45 günlük süre sonunda cumhurbaşkanı Erdoğan anayasada olan hakkını kullanarak ülkeyi 1 Kasım’da yeniden seçime götürecek kararı almıştı.
Bu karardan sonra ülkeyi seçime götürecek mecliste temsili oranında mevcut dört partinin temsili ile geçici bir hükümete ihtiyaç vardı. Çalışmalar başladı. Cumhurbaşkanı geçici hükümetin başbakanı olarak Ahmet Davutoğlu’nu atadı. Bu arada meclis başkanı geçici hükümette partilerin temsil edecek bakanlık sayılarını açıkladı. Buna göre 11 bakanlık Ak Parti, 5 bakanlık CHP,3 bakanlık MHP, 3 bakanlık HDP ve üç de bağımsız olarak toplam 25 bakanlık dağılımını belirlemiş oldu. Buraya kadar her şey normal yasal süre çerçevesinde işledi. Merak edilen konu şuydu! Bu hükümete partiler bakanlık verecek mi ? CHP ve MHP başta bakanlık vermeyeceğini açıkladı. HDP ise oluşturulacak geçici hükümette her şart ta olacaklarını açıkladı.
Görevi alan Başbakan Davutoğlu, daha önce hükümete bakan vermeyeceğini açıklayan parti liderleriyle görüşmeyerek o partilerde sayıları oranda çalılaşabileceği milletvekillerine davet gönderdi. Bu isimler ise , CHP: İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Ankara Milletvekili Ayşe Gülsüm Bilgehan Toker, İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl
MHP: İzmir Milletvekili Kenan Tanrıkulu, Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş,İstanbul Milletvekili Meral Akşener
HDP: İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, Kocaeli Milletvekili Haydar Konca , olarak belirlendi.
Merak edilen bu tekliflere kim olumlu, kim olumsuz cevap verecekti? CHP milletvekilleri tamamı “hayır” dedi. HDP baştan üç milletvekilinin de “evet” diyeceğini açıklamıştı. Ancak, Levent Tüzel kabul etmemişti. En büyük sürpriz MHP de yaşandı. Bakanlık teklif edilen MHP milletvekilleri tarafından ret edileceği beklenirken şok bir gelişme yaşandı. Son dakika olarak MHP Genel başkan yardımcısı Ankara milletvekili Tuğrul Türkeş’in bu davete olumlu cevap verdiği söylendi. Bu gelişme adeta şok etkisi yarattı. MHP bu duruma inanamadı. Hatta bu son durum tüm siyasi ortamda şok etkisi yaratmıştı. Kimse inanamıyordu, bu haber doğrumu diye…Saatler geçtikçe doğru olduğu anlaşıldı.
Bu gelişmenin sonucunda beklendiği gibi partisinden Tuğrul Türkeş’e çok sert tepki geldi. Jet hızıyla tedbirsiz olarak partiden ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edildi . Tepki o kadar sertti ki! Asansör kapılarından ismi adeta kazıtılırcasına silindi .
Partisinin içinden çıkan hatta kurucu genel başkanları rahmetli Alpaslan Türkeş’in oğlu olan Tuğrul Türkeş’in bu davranışı MHP’yi derinden sarsmış, bu durum öfkeye dönüşmüştü .
MHP’ yi derinden sarsan Türkeş’in hareketi diğer siyasi uzmanlarda anlamaya çalışıyordu. “Ne oluyor? Bu ne anlama geliyor? Bundan sonra ne olabilir?” diye.
Tüm siyasi çevreler bu son gelişmelerden bir anlam çıkarmaya çalışıyordu . Ama bir anlam verebilmek için mutlaka açıklama yapacak olan Türkeş’i dinlemek lazımdı. Satır aralarından bir şeyler çıkarılabilinir miydi? Ve sonuçta açıklama yaptı. Türkeş, Kendisinin Milliyetçi Hareket Partili olduğunu, partinin kurucusu babası rahmetli Alparslan Türkeş’in olduğu, beni babamın kurduğu partiden kimsenin atamayacağını belirterek, Ak Parti’ye geçmesi yönünde bir teklif almadığını, sadece bakanlık teklifi aldığını, bu teklifi de ülkenin zor bir dönemden geçtiğini uzun zamandır ülkenin siyasi hükümetten yoksun olarak yönetildiğini, vatanını seven biri olarak ta bu zor dönemde ülkenin hükümetsiz kalmaması için teklifi kabul ettiğini” söyledi.
Türkeş, Hükümet kurma aşamalarında partisinin hükümete girmeme ve devleti hükümetsiz bırakma fikrinden ve başta genel başkanı Devlet Bahçeli’nin parti yönetiminden rahatsız olduğunu” açıklıyordu. Şimdi siyasi kulisler ve yorumcular, Türkeş’in bakanlık teklifini kabul etmesi ve sonrası açıklamalarında bir anlam çıkarmaya çalışıyor. Türkeş, ne yapacak? partisinden ihraç edilirse 1 Kasım’daki seçimlerde Ak Parti’den mi aday olacak? Ve ya aday olmayıp siyasi mücadelesini partisinde mi yürütecek? 1 Kasım’dan sonrası olası MHP başarısızlığının ardından liderliği tartışılacak olan Devlet Bahçeli ile liderlik yarışına mı girecek?
Bence son ihtimal daha kuvvetli gözüküyor.
Tuğrul Türkeş,” Babamın partisi, beni partimden kimse atamaz” açıklamalarıyla , hiçbir siyasi parti’ye katılmayıp, ilk genel kongrede partinin liderliğine hazırlık yaptığını düşünüyorum..