Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, "Dünyanın büyük dönüşümlere gebe olduğu tarihin önemli bir kavşak noktasındayız. Bu şartlar altında Türkiye, değişmiş, gerçekliğini kaybetmiş, artık var olmayan bir dünyanın yapay dengelerine değil, yeni şartların icabına ve sadece milli çıkarlarına uygun hareket etmek kararındadır. Bu yüzden, Doğu Akdeniz'de, Ortadoğu'da ve bütün coğrafyalarda yegane ölçümüz, milletimizin şerefini ve menfaatlerini, dünya barışını ve bütün insanlık için adaletin gerçekleşmesini esas alarak hareket etmektir. Türkiye, bugün artık sadece bir ülkenin ve bir coğrafyanın adı değildir. Türkiye bugün, kendi sınırlarını aşan bir umudun, bir hamlenin ve insanlık davasının adıdır. Ve Türkiye bugün, sadece vatanımız değil, aynı zamanda vazifemizdir" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, TBMM'nin 27'nci dönem 3'üncü yasama yılının açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
"İçinde şiddetin yaygınlaştırılmasına ve onaylanmasına dair niyet taşıyan her söylem, Türkiye'ye suikasttır ve ortadan kaldırılmayı hak etmektedir"
Yeni yasama yılının hayırlı olması temennisinde bulunan TBMM Başkanı Şentop, siyasilere önemli sorumluluklar düştüğünü belirterek, "Bugün milletimizin gözü buradadır. Ülkemizin çözüm bekleyen sorunlarının ele alınması, milletimizin geleceğini doğrudan ilgilendiren adımların atılması ve yeni hükümet sistemine tam olarak intibakın gerçekleştirilmesi sorumluluğu bu meclistedir. Bu meclis, şanlı ve ibretlerle dolu mazisiyle olduğu kadar, geleceği inşa edecek güçlü iradenin sahibi olması bakımından da tarihi bir öneme sahiptir. Bu önemin her bir milletvekili arkadaşım tarafından hakkıyla kavrandığına inanıyorum. Türkiye, sadece çalışkan ve asil milleti, istisnai konumu ve parlak tarihi sebebiyle değil, aynı zamanda köklü demokrasisinden ötürü de örnek bir ülkedir. 170 yılı aşkın seçim, 142 yıllık parlamento tarihi ve 73 yıllık çok partili siyasi hayatı, Türkiye'yi farklı ve öncü kılmaktadır. Bu yüzden demokrasimizin değerini ve anlamını daha iyi kavramak, demokrasimizin bize kattıklarını hakkıyla değerlendirmek zorundayız. Fakat demokrasimizin değeri ve anlamı üzerinde dururken, demokrasi dışı arayışları, özellikle şiddeti siyasi bir yöntem sayan ve bu yolla şiddeti meşrulaştırmaya yönelen çarpık anlayışın içerdiği tehlikeye işaret etmeyi de elzem görüyorum. Gerekçesi, yöntemi ve şekli ne olursa olsun şiddet, demokrasimizin ve siyaset kurumunun en yıkıcı düşmanıdır. İçinde şiddetin yaygınlaştırılmasına ve onaylanmasına dair niyet taşıyan her söylem, Türkiye'ye suikasttır ve ortadan kaldırılmayı hak etmektedir. Sırtını şiddete dayayan, varlığını çatışmaya borçlu olan her yapı, milletimizin iradesi karşısında er veya geç, ama mutlaka mağlup olacaktır" dedi.
Türkiye'nin dünyadaki mazlum coğrafyaların umudu olduğunu ifade eden Şentop, "Bugün sadece aziz milletimizin değil, dünyanın birçok coğrafyasında yaşayan ve gönülleri Türkiye ile çarpan kardeşlerimizin de gözü buradadır. Nasıl ki, bundan 948 yıl önce İslam dünyasının camilerinde Sultan Alparslan için dualar edildiyse; nasıl ki, bundan 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlayan Millî Mücadele'nin başarısı için birçok memleketten bu kutlu kıyama destek verildiyse, bugün de Türkiye ve haklı mücadelesi çok geniş bir destek görmektedir. Çeşitli vesilelerle ve birçok defa, doğudan batıya kuzeyden güneye farklı ülkelerin en üst düzey yöneticilerinden "Türkiye'nin her başarısından iftihar ediyoruz. Çünkü Türkiye güçlü olduğu sürece biz de güçlüyüz" tespitine muhatap olduk. Bu tespit ve başarı temennileri elbette boşuna değildir. Türkiye, millet ve devletiyle, bugün dünyanın en gür ve haklı sesi olarak yeryüzündeki adaletsizlikleri teşhir etmekte ve daha yaşanabilir bir dünya kurmanın lüzumuna işaret etmektedir. Geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, etkili ve haklı bir biçimde ifade ettiği, insanlığın büyük bir kesiminde "İyi ki Türkiye var" dedirten Birleşmiş Milletler konuşması, Türkiye'nin dünya siyaset sahnesinde nerede durduğunu açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olmanın ötesinde, bu ülkenin bir ferdi olarak, bu veciz ve tarihi konuşma için kendisine şükranlarımı sunuyor, millet olarak adaletten yana sergilediği tavrın, iftiharla ve daima arkasında durduğumuzu ifade ediyorum. Cumhurbaşkanımızın konuşması, esasen, milletimizin duygularına ve duruşuna tercüman olmuştur. Zira milletimiz, bundan 100 yıl önce istiklali için ayağa kalktığında kendisini yalnız bırakmayan Hint Müslümanlarının dostluğunu unutmamıştır ve Keşmir meselesinde Pakistan'ın yanında yer almayı vazife addetmektedir. Yine milletimiz, Filistin'de İsrail'in sergilediği devlet terörünü bütün kalbiyle tel'in etmekte ve Filistinli kardeşlerinin yanında durmaktadır" diye konuştu.
"Ölçümüz, milletimizin şerefini ve menfaatlerini, dünya barışını ve bütün insanlık için adaletin gerçekleşmesini esas alarak hareket etmektir"
Milli birlik ve beraberliğin önemine dikkat çeken Şentop siyasilere seslendiği konuşmasında, "Dünyanın büyük dönüşümlere gebe olduğu tarihin önemli bir kavşak noktasındayız. Bu şartlar altında Türkiye, değişmiş, gerçekliğini kaybetmiş, artık var olmayan bir dünyanın yapay dengelerine değil, yeni şartların icabına ve sadece milli çıkarlarına uygun hareket etmek kararındadır. Bu yüzden, Doğu Akdeniz'de, Ortadoğu'da ve bütün coğrafyalarda yegane ölçümüz, milletimizin şerefini ve menfaatlerini, dünya barışını ve bütün insanlık için adaletin gerçekleşmesini esas alarak hareket etmektir. Yüce Meclisimizin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde milletimizin bizden beklentisi de, fikir ve telakki farklılıklarımıza rağmen bu yolda mutabakatla hareket etmemiz, milli çıkarlarımızın tahakkuku için el birliği yapmamızdır. 100'üncü yılını idrak eden bu Yüce ve Gazi Meclisin her bir mensubunun bu beklentiye uygun davranacağına inanıyorum" dedi.
"Türkiye, bugün artık sadece bir ülkenin ve bir coğrafyanın adı değildir"
"Coğrafyaları şekillendiren, tarihe düzen veren milletimizin dünyaya ve insanlığa söyleyeceği söz bitmemiştir" diyen Şentop, "Bilakis milletimiz, kargaşayla malul yeni dünyada sözünün tesiri gittikçe artan ve daha da artacak bir konumdadır. Milletimize ve Türkiye'ye bu gerekçeyle düşmanlığa yeltenenler, kisveleri, gayeleri ve dayanakları ne olursa olsun kaybetmeye mahkumdurlar. Bu hususta milletimizin cesaretine ve kararlılığına en büyük delil de, yüzyıl önce 19 Mayıs 1919'da Samsun'dan doğup vatanı saran mücadele ve direniş kararlılığıdır. Birçok vesilelerle ifade ettiğimiz gibi, Türkiye, bugün artık sadece bir ülkenin ve bir coğrafyanın adı değildir. Türkiye bugün, kendi sınırlarını aşan bir umudun, bir hamlenin ve insanlık davasının adıdır. Ve Türkiye bugün, sadece vatanımız değil, aynı zamanda vazifemizdir" ifadelerini kullandı.