Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bugün İzmir ve Denizli’de gerçekleşen depremler sonrasu açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Üşümezsoy, ''Denizli'deki deprem, Acıpayam’da oluşan depremin doğu kenarında, Pamukkale fayının hemen doğusunda kalan fay hattı. Bunun anlamı, Ege, Bozdağ, Aydın Dağları gibi dağları baktığımızda bir Menderes öbürü de Gediz Vadisi boyunca saatin tersi yönünde dönüyor. Bunun sonucunda Ege Denizi'nin içine doğru dönme yapıyor Anadolu. Bu dönmenin merkezi de Acıpayam ve bahsettiğimiz Pamukkale fayının devamında olan bir nokta. Bu dönme İzmir’den başlıyor, oradan Denizli’ye gelen bir hat. Diğeri Aydın’dan birleşen bir hat. Bunların birleştiği hat boyunca Ege Bölgesi kendi içinde ikiye ayrılıyor. Bunların batı ucu da Urla’ya doğru giden fay hattında kırılmalar var. Sabah Kuşadası açıklarındaki fay bu sistemin en batı ucu. Diğeri ise bu sistemin merkezindeki bir açılma noktası. Acıpayam’daki depremin devamı olarak burası olmuştu. Ege Bölgesi’ndeki en aktif deprem kuşağının başlangıç noktası bu Acıpayam’dan Pamukkale’ye doğru giden hat başlangıç noktası olduğu için burada kırılmalar oluyor. Ege Denizi’ndeki sıcak suların oluşumu da bu sistemin sonucu derindeki sıcak suların faylar boyunca yukarı çıkması olarak yorumluyoruz'' dedi.
ÜNLÜ PROFESÖR, İSTANBUL'DA GERÇEKLEŞMESİ BEKLENEN DEPREME İLİŞKİN KONUŞTU!
İstanbul'da meydana gelmesi beklenen depremle ilgili konuşan Prof. Dr. Üşümezsoy, ''İstanbul’da bütün yanılgıların sebebi 17 Ağustos’ta kırılan fayın devamı olarak Adalar’dan Çekmece'ye kadar giden Marmara’nın kuzey kenar fayını esas alıyorlar. Ama bu fayın Tuzla ile Büyükçekmece arasındaki kesimi normal bir fay. Bunun aynı benzeri deniz içinde de var. Bu sırta biz orta sırt diyoruz. Orta sırt biz normal bir fay olduğu halde ona Kuzey Anadolu fayının devamı diye vurgulayınca o fayın iki tarafında istasyonlar yerleştirip de hareket ölçmeyince ‘eyvah burada büyük deprem olacak’ söylemine geliyor. Oysa iki hata var, biri o fay Kuzey Anadolu fayının devamı değil, iki o fay 1766 yılında kırıldı, o zaman bu fayda 250 yıllık stres birikmiş, yeni bir deprem olur tezi tamamen yanlış. Marmara’da 1894’te stres bitmiş, 1912’de Tekirdağ ve Silivri çukurundaki stres bitmiş, ve Japonların son yaptığı çalışmalarda Silivri ve Tekirdağ çukurlarında stres birikmiyor, sürekli yüzde 50’si akıyor. Ama Kumburgaz çukurundaki fayı tam net bilmiyoruz. O fay çok sığ ve potansiyel olarak 40 kilometre uzunluğunda, 6.5’i geçmez. İstanbul’da 99’da olan deprem son büyük depremdi. Ondan önce iki büyük deprem oldu Tekirdağ ve Silivri’de. O zaman bundan sonra olacak büyük depremler Kuzey Anadolu fayının devamı güneye gidiyor. Mudanya’ya, Mudanya’dan Bandırma’dan devam edersek Edremit Körfezi'ne doğru giden hatlarda söz konusu. Bu hatlar da 1952’de kırıldı. Bu boyutuyla bakıldığında İstanbul’da faylar Ege Denizi’nden çok daha rahat. Ama Kumburgaz’daki fay 6 buçukluk deprem yapabilir. Ama o bölgede heyelanlar olduğu için, heyelanlar o bölgede zeminleri çalıştırabilir ve zemini kötü olan bir bölge olduğu için iki kat dikkatli olmak gerekiyor'' diye konuştu.