Uzman isim açıkladı: "Deniz yüzeyinde müsilaj azaldı ama denizin derinliklerinde tehlike devam ediyor"

Aylardır Marmara Denizi’ni esir alan müsilajla mücadele çalışmaları kapsamında deniz yüzeyindeki kötü görüntüde gözle görülür derecede bir azalma meydana geldi. Ancak uzmanlar tarafından yapılan açıklamalarda, deniz dibinde müsilaj tehlikesinin devam ettiği ifade edildi.

6 Haziran’da Marmara için başlatılan ‘Koruma Eylem Planı’nı açıklanmış, 8 Haziran’da ‘temizlik seferberliği’ kapsamında titiz bir çalışma yürütülüyor. Hem bakanlık, hem de belediyeler müsilajın temizlenmesi için yoğun çaba sarf ediyor. Deniz yüzeyindeki müsilajda gözle görülür derecede bir iyileşme yaşandı. Denizin mavi görüntüsünün ortaya çıkması rahat bir nefes aldırırken, deniz dibi için riskin devam ettiği açıklandı. Bu konuda açıklama yapan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj yoğunluğunun denizin derinlerinde geçen haftalardan daha yoğun olduğunu söyledi.

DERİN DENİZDE MÜSİLAJ RİSKİ DEVAM EDİYOR

Prof. Dr. Mustafa Sarı, tarafından yapılan açıklamada deniz yüzeyinde 7 metre kadar olan derinlikte müsilajın hafiflediği ifade edildi. Ancak Sarı, 7 ve 30 metre arasındaki derinlikte müsilaj yoğunluğunun devam ettiğini belirtti.

Sarı, “Yüzeyde bir azalma söz konusu, ancak dalış sırasında derinlere doğru gittiğimizde durum geçen haftalara göre daha vahim. Artık dalış esnasında 7 metreden aşağılara indikçe suyu elimizle açarak inmek zorunda kalıyoruz. Geçen hafta Marmara Adası açıklarında yaptığımız dalışta 30 metrenin aşağısında su altının yoğun müsilaj tabakasından dolayı tamamen zifiri karanlık olduğunu gördük. 40 metre derinlikte el fenerlerimizle dolaştık” ifadelerini kullandı.

"MÜSİLAJDA BİRİNCİL ETKEN SICAKLIK"

Sarı, derinliklerdeki müsilaj yoğunluğunun birçok etkene bağlı olduğunu ifade etti. Profesör, en önemli faktörün sıcaklık olduğunu vurgulayarak, “Su sıcaklığının artması mikrobiyal faaliyetleri de hızlandırdı, müsilajın parçalanma süresi kısaldı. Artık yüzeye yaklaşan müsilaj kümeleri tabaka haline dönüşmeden parçalanıyor. Bu sebeple de yüzeyde daha az görüyoruz. İkinci sebep, yüzeydeki temizlik ve müsilaj toplama çalışmalarının başarıya ulaşmış olması. Kıyılarda birikmiş olanlar toplanıyor, bunun da mutlaka katkısı var.” açıklamasında bulundu.

Sarı, Marmara Denizi’nin yüzeyindeki su karışımlarının mevsime bağlı değişimler sebebiyle arttını söyleyerek şöyle devam etti: “Şu anda Marmara Denizi’ne Karadeniz’den gelen su miktarı arttı. Yüzeydeki sirkülasyon kuvvetlendiği için ilk 7 metredeki müsilaj yoğunluğu azaldı.”

"KIRMIZI MERCANLAR MÜSİLAJLA KAPLANDI"

Profesör Sarı müsilajın doğal yaşama ve deniz ekosistemine verdiği zararlara değinerek, etkisinin gittikçe arttığını söyledi. Sarı, “Kırmızı mercanların üzerinde yoğun müsilaj kümeleriyle kaplanmış ne yazık ki, hasar var. Müsilaj sorunu devam ederse bu hasar daha çok artacak, nefes alamaz hale gelecekler.”

"SORUNUN BİTMESİ İÇİN KALICI ÇÖZÜMLERE İHTİYAÇ VAR"

Temizlik çalışmalarında başarı elde edildiğini ifade eden Sarı, sonuç elde edilmesine rağmen daha kalıcı çözümlere ihtiyaç olduğunu vurguladı. Sarı, “Eylem planına yönelik faaliyetler sürüyor ama başarılı olabilmemiz için yapılması gereken en önemli adım atıkların önünü kesmek. Marmara Denizi’ne giden evsel atıkları, endüstriyel atıkları, tarımsal atıkları ve gemi atıklarının denize gitmesini engellememiz lazım. İlk olarak sanayi kuruluşlarının atıklarının engellememiz lazım. Çünkü ruhsatlarını alırken uymaları gereken şart, atıklarını arıtmadan denize bırakmamaktı. Bunu etkin uygulamalarını sağlayacak denetimleri hızlandırmalıyız. Böylece denizin yükünü bir parça azaltabiliriz.” dedi.

"EVLERDEKİ KİMYASAL KULLANIMI AZALTILMALI"

Müsilaj sorununu ortadan kaldırılmasında her bireye görevler düştüğüne dikkat çeken Sarı, evlerdeki kimyasal kullanımlarının azaltılması gerektiğini vurguladı. Sarı bireysel çözümlere vurgu yaparak, “Denizin zamanı yok. Deniz şu an perişan durumda. Bireysel olarak ne yapabiliriz? Her gün 1 litre daha az atık çıkarabiliriz. Evde kullandığımız kimyasalların miktarını tamamen ortadan kaldıramasak da azaltabiliriz. Kullandığımız atık yağları lavaboya dökmek yerine şişelerde biriktirerek ilgili yerlere teslim edebiliriz. Bunlar şimdiye arıtma tesislerinde alınması gereken önlemler olsa da şu anda yapmamız gereken şey atık yükünü azaltmak. Bireysel olarak bunları yaparak denizin imdadına koşmamız lazım, denize destek olmamız lazım.”

Gündem Haberleri