Yazıcı'dan İlk Seçim Tahmini: Tuzla'da Yüzde 60'ın üzerinde oy çıkar

Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı Posta Gazetesi'ne verdiği özel röportajda "Tuzla'da Yüzde 60’ın üzerinde ‘Evet’ çıkacağına inanıyorum."dedi

Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı Posta Gazetesi'ne verdiği özel röportajda "Tuzla'da Yüzde 60’ın üzerinde ‘Evet’ çıkacağına inanıyorum."dedi

Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı Posta Gazetesi'nden Alev Gürsoy Cemin'in sorularını yanıtladı.

Cemin'in "Referandumda Tuzla’dan nasıl bir sonuç çıkar? " sorusuna Başkan Yazıcı: Yüzde 60’ın üzerinde ‘Evet’ çıkacağına inanıyorum. Tuzla, AK Parti’ye güvenen bir ilçe ama farklı partilere oy veren vatandaşlarımız da yoğun. Ama yine de ‘Evet’ diyenler çoğunlukta. Çünkü halk yeni sistemin Türkiye’ye çağ atlatacağının bilincinde. Biz de üzerimize düşenleri yapmaya çalışıyoruz. Halkı bilinçlendirmek lazım. ‘Hayır’ diyenlere de kızmadan, onları kucaklayarak sistemi anlatıyoruz."

RÖPORTAJIN DETAYLARI:

'TÜRKİYE İÇİN DÖNÜM NOKTASI'

■ Türkiye, geleceğini oylayacağı referanduma doğru gidiyor. Bu referandum sizin için ne ifade ediyor?

Bu referandumun Türkiye’nin geleceği için önemli bir dönüm noktası olduğuna inanıyorum. Bu süreci de ülkemizin aydın geleceği adına büyük bir adım olarak görüyorum. Gücümüze güç katacak bir süreçten bahsediyoruz. 80 milyonun bu coğrafyada tek başına karar verebilmesi çok önemli.

■ Aylardır tartışılan başkanlık sistemiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Çok seçim yaşadık ve tecrübe edindik. Vatandaşlarımız dünyada ender görülen bir çoğunlukla bu seçimlere katılım sağladı. Bu süreçte toplumu kucaklamalıyız. Türkiye mozaiğine baktığımızda, yüzde 50 oy alan bir AK Parti görüyoruz. Bu parti ne yapıyor? Türkiye’yi fakatsız, amasız kucaklıyor.


Bu sistemin ülkemiz adına çok daha doğru olacağına inanıyorum. Yüzde 34 ile iktidar olduğumuzda AK Parti’de kurucu ilçe başkanıydım. Bu sistemde yüzde 34.5 oy oranıyla milletvekili alınabiliyorsa, yüzde 40 ile çok rahat 400 milletvekili alınabilir. Yeni sistemle geleceğe dair vizyonları olabilen insanların seçilebileceğine inanıyorum. O yüzden yeni sistemin daha kapsayıcı ve kucaklayıcı olacağına inanıyorum.

‘REJİM KAYGISI YARATIYORLAR’

■ Bazı kesimler rejimin değişeceğinden endişe ediyorlar. Buna ne diyeceksiniz?

Buna katılmıyorum. Rejimin değişeceğini iddia edenlerin ya da bu kaygıyı yaratarak toplumu endişeye sevk etmeye çalışanların, Anayasa’nın değişmez maddelerini incelemelerinde fayda var. 16 yıl boyunca Ak Parti’nin kurucu ilçe başkanlığını yaptım. Şimdi de belediye başkanıyım.

Bugüne kadar rejimle ilgili bir derdimiz olmadı, olmaz da. 14 yılda AK Parti, kimin yaşam tarzına karışmış ki bundan sonra karışsın. Hatta partimiz iktidara geldikten sonra özgürlüklerin önü açıldı. Laiklikle ilgili bir sorunumuz yok. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda açıklamalar yaptı.

Bu tartışmalar kısır, çaresizliğin getirmiş olduğu söylemlerden başka bir şey değil. Eleştirecek bir nokta bulamadıkları için “Aman rejim elden gidiyor” söylemlerini çıkardılar. Bu geçmişte de yaşandı. Mesela Cumhuriyet kurulduğunda, devrimler yapıldığında fes kaldırılırken de büyük tepkiler gösterilmişti.

Ama fes kanunu geldiğinde milletimiz tepki göstermişti. Dolayısıyla değişimler her zaman zorlu ve sıkıntılıdır. Cumhuriyet’ten kimsenin bir rahatsızlığı yok. Bu yeni sistem, Cumhuriyet’in temellerine dokunmadan, sadece daha emin kararlar verebilen bir yöntem.

■ Tek adamlık sistemi için neler söyleyeceksiniz?

Tek adamlık sistemi demek bence insafsızlık ve konuya hakim olamamak. Tek adamlık asla söz konusu değil. Asıl tek adamlık şu anki sistemde mevcut. Sınırsız yetki var. Mevcut sistemde cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında yargılanamıyor ve sınırsız yetkisi var. Yeni sistemde ise her konuda yargılanabilen bir cumhurbaşkanlığı sistemi söz konusu.

■ Referandum için neler yapıyorsunuz?

Tuzla halkı sandıkta neden ‘Evet’ demeli? Bir belediye başkanı olarak adaleti sağlamak çok önemli. Bize oy vermeyenlerin de hak ve hukukunu korumalıyız. Vatandaşıma neden ‘Evet’ demesi gerektiğini izah etmeye çalışıyorum.

Bu konuyu siyasi partilerin üzerinde görüyorum. Burada bir parti değil, ülkenin geleceği söz konusu. Geleceğimiz hakkında karar veriyorsak her bireyin bir fikri olmalı ve bu fikirlerini paylaşabilmeli. Mesela yanıma iki kişi daha verilerek seçilseydim, bugüne kadar yaptığım hizmetlerin yarısını yapamazdım. Vatandaşlarıma da konuyu böyle özetliyorum.

■ Referandumda Tuzla’dan nasıl bir sonuç çıkar?

Yüzde 60’ın üzerinde ‘Evet’ çıkacağına inanıyorum. Tuzla, AK Parti’ye güvenen bir ilçe ama farklı partilere oy veren vatandaşlarımız da yoğun. Ama yine de ‘Evet’ diyenler çoğunlukta. Çünkü halk yeni sistemin Türkiye’ye çağ atlatacağının bilincinde. Biz de üzerimize düşenleri yapmaya çalışıyoruz. Halkı bilinçlendirmek lazım. ‘Hayır’ diyenlere de kızmadan, onları kucaklayarak sistemi anlatıyoruz.

■ Vatandaşları ‘Evet’e nasıl ikna edersiniz?

Öncelikle ülkenin geleceğini düşünüp düşünmediklerini sorarım. Bence herkes düşünür. O yüzden bunun için bir ‘Evet’i kenara yazın. Ardından çocukları ve tüm sevdikleri için de bir ‘Evet’ daha yazdırırız. Daha sonra soracağım şu olur:

“Karar alamayan, işleyişi zayıflamış, kaale alınmayan bir ülkede mi yaşamak istersiniz yoksa güçlü bir liderin yönettiği, kararların hızlı alındığı, herkesi kucaklayan bir sisteme sahip ülkede mi?” Bunun için de bir ‘Evet’ yazın. Ekonomisi iyi, sağlıkta çağ atlamış, işsizliği çözmüş, terörü bitirmiş bir ülkede kim yaşamak istemez? İşte yeni sistem, tüm bu isteklerimizi gerçeğe dönüştürecek.

'DAHA GÜÇLÜ BİR ÜLKEDE YAŞAYACAĞIZ'

Peki bu sistem ‘Evet’ diyenlere bireysel olarak ne sağlayacak?

Güçlü bir ülkede yaşayacaklar. Kendilerini daha güçlü hissedecekler. Yeni sistemle dış ve iç politikada daha etkin kararlar alacağız. Sistemle sosyal, kültürel ve ekonomik kazanımlar artacak. Bürokratların yorumlarıyla değil, halkın sesine daha çok kulak verebilen bir dış politika ortaya konulacak. Geçmişte coğrafyamızda haritalar nasıl çizilmişse, şu anda da aynısı yapılmaya çalışılıyor. Bunu ancak gücünü halktan alan bir lider çözebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan şu an bunu başbakan ve meclisle birlikte yapıyor. Ama beni asıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra oluşabilecek durumlar kaygılandırıyor.

“14 yıldır bunlar iktidardalar, koalisyon da yoktu. Başkanlık gelirse ülkeyi yine bunlar yönetecek ve ne değişecek?”

diyen bir grup da var. Çok şey değişecek. Mesela Gebze’den Halkalı’ya kadar uzanan Marmaray projesinin yargı ve yargının bazı kararları yüzünden birçok kez durdurulduğunu gördük. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ülke için daha etkin performansa dayalı bir sistem oluşturmaya çalışırken, her zaman bürokrasinin engelleriyle işlerimiz engellendi. Yeni sistem olsaydı Ak Parti, 3 katı hizmet ortaya koyardı.

'GÜÇLÜ ADAYLARI YOK'

■ Referandumda sonuç ne olur?

Yüzde 60’a yakın ‘Evet’ çıkacağını düşünüyorum. Yeter ki vatandaşımız neden evet dediğine iyi baksın. Hayır kampanyaları altında yatan nedenlerin biraz siyasi endişeler taşıdığını düşünüyorum. Sadece “Ülke tek adamlığa gidiyor, sistem değişecek” deniyor. Oysa yüzde 51 oy alabilmek çalışkanlık ve kucaklayıcılık gerektiriyor. Bunun sebebi de her zaman yeni insanlara kucak açmış olmaları. Dolayısıyla diğer partiler kucaklayıcı bir aday çıkarırlarsa, çok rahat kabul görürler. Yeter ki gelecek vizyonu ve herkesi kucaklayabilen ideallar ortaya koysunlar. Dünyadaki gelişmelerin de konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Mesele sadece Türkiye’nin evet-hayır demesi ya da yönetim tarzı değil. Dünyaya Batı düşüncesi hakim. Bunun üç ayağı var. Biri Yunan düşüncesi, ikincisi Roma Nizamı, üçüncüsü de Hristiyan hassasiyetiyle eşit olan Grekolatin medeniyeti. Aslında Batı medeniyeti de bu temel üzerine kurulmuş. Bugün Yunan düşüncesinin yerini postmodern dönem almış. Postmodern dünya düşünceleri, bilim ve atom çağındaki yeni dünya düzeni diye ortaya çıkılmış, globalleşme başlamış. Avrupa’da AB kurulmuş. Amerika’nın şu anki durumu ve güçler dengesiyle Uzakdoğu’da farklı noktaya gelinmiş.

‘TARİH YAZAN BİZ OLACAĞIZ’

Dolayısıyla yeni dünya düzeni kurmaya çalışanlar, yeniden büyük Amerika, büyük Rusya, büyük Almanya diye ortaya çıktılar. Yani artık Grekolatin medeniyeti ve Yunan düşüncesi bir tarafa bırakılmış. Hristiyan hassasiyetini de kaybetmiş bir Batı toplumu görüyorum. Antalya’da ki karetta karettalara ağlayan o insanları gördüğümde, Suriye’deki ölümlere nasıl sessiz kalabildiklerini aklım almıyor. Birçok Avrupa ülkesinde Hristiyanlık bırakıldı ve ateizm oluştu.

İlahi olanın dünyevileştirilmesiyle, Amerika ve Avrupa’nın refahı için Asya ve Afrika’nın sömürülmesi gerektiğine inananlar çoğunlukta. O zaman geriye tek bir şey kalıyor. O da, Roma Nizamı. Bunun da tek bir temeli var: dünyada tek güç oluşturabilmek. Amerika, Avrupa ve Rusya bu mücadeleyi veriyor.

Bunlara karşı kendimizi korumamız lazım. Tarihte iki tür devlet vardır; tarihi yazanlar ve tarihi yazılanlar. Tarihin yazılmasına malzeme olan devletler içinde olmak istemiyoruz. Tarihi yazan devlet sınıfında olmak istiyoruz.

RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN

Posta

 

Yerel Haberleri