(Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, III, 177-178; el-Mevsûatü’l-Fıkhiyye, Eymân, VII, 300; Cezîrî, el-Fıkh ale’l-Mezâhibi’l-Erbaa, II, 80-82).
Dinî bir emri yerine getirmemeye veya bir haramı işlemeye yemin eden kişi ne yapmalıdır?
Farz veya vacip olan bir şeyi yapmamaya ya da haram ve günah olan bir şeyi yapmaya yemin etmek, Müslümana yakışan bir davranış değildir. Yüce Allah Kur’an-1 Kerim’de: “İyilik etmemek, takvaya sarılmamak, insanlar arasını ıslah etmemek yolundaki yeminlerinize Allah’ı siper yapmayın. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir” (Bakara, 2/224) buyurmaktadır. Bununla birlikte, her nasılsa bu tür bir yemin edildiğinde, yeminini yerine getirmeyip bozmak ve ardından yemin keffâreti vermek gerekir. Konuyla ilgili bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s.): “Bir kimse bir şey için yemin eder, sonra da ondan hayırlısını görürse yeminini bozsun ve keffâret ödesin ” (Müslim, Eymân, 15-16; (Merğînânî, el-Hidâye, II, 358) buyurmuştur.
Sigara içmemeye veya dinen yasak olan bir şeyi yapmamaya yemin eden kimse, bu yeminini bozarsa ne yapması gerekir?
Kur’an’da, verilen sözün yerine getirilmesi hakkında: “Yeminlerinizi koruyunuz” (Mâide, 5/89), “Allah adına yaptığınız akitleri yerine getirin. Allah ’ı kefil tutarak kuvvetlendirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı bilir ” (Nahl, 16/91) buyurulmaktadır. Bu itibarla bir Müslüman, ettiği yeminin, verdiği söze Allah’ı şahit kılma anlamına geldiğini bilmeli ve mutlaka yeminine bağlı kalmalıdır. Sigara içmemek ya da dinen yasak olan bir şeyi yapmamak üzere yapılan yemin, bozulduğunda yemin keffâreti gerekir. Ayrıca işlediği günahtan dolayı tevbe ve istiğfar etmelidir. Esasen sigara, yemin edilmese bile kendisinden uzak durulması gereken ve dinen sakıncalı olan maddelerdendir.
“Sana sütümü helal etmem, hakkımı helal etmem” şeklinde söylenen sözler bağlayıcı mıdır, bir sorumluluk gerektirir mi?
Bir anne veya babanın, isyankâr bir çocuğuna karşı “sana sütümü/hakkımı helal etmem” ve benzeri sözleri, ileriye dönük bir korkutmadan ibarettir. Ebeveynlerin sırf kendi istek ve arzularının yerine getirilmesi için çocukları üzerinde haksız yere manevi baskı kurmaları ve onların şahsiyetlerine saygı göstermemeleri doğru değildir. Esasen bu tür sözler hiçbir hüküm de ifade etmez.
Öte yandan çocukların, anne ve babaya karşı dinî görevlerinden biri de, meşru işlerde onlara karşı isyan etmemek ve daima saygı göstermektir. Anne-babalar tarafından, “sana sütümü/hakkımı helal etmem” gibi korkutmalar söz konusu olmasa bile, çocukların anne-babalarına karşı saygı göstermesi dinî bir gerekliliktir. Bu konudaki bağlayıcılık: “ (Rabbin), anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf! “ bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle” (İsrâ, 17/23) ayetiyle ve benzeri ayet ve hadislerle sabittir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı