Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, "Sayın Bakan çocuklarımızın öz geleceklerini yazmaları gerektiğine vurgu yaptı. Ancak öz geçmişi okumadan öz gelecek yazamayız. Dolayısıyla yeni programda Tarih dersinin sosyal ve beceri bilimleri grubunda tercihli ders olarak bulunması bizi endişeye sevk etmiştir. Tarih dersi özellikle Türk Tarihi kesinlikle tek başına bir alan, grup olmalı ve zorunlu olmalıdır" dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un açıkladığı yeni lise programları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Programa, bütün sistemin bir parçası olarak baktıklarını söyleyen Geylan, programı olumlu bulmakla beraber çekinceleri olduğunu da ifade etti.
Ders sayısının azaltılmasının yıllardır tartışılan bir konu olduğunu söyleyen Geylan, öğretmenlerin norm fazlası duruma düşmemesi için tedbir alınması gerektiğini ifade etti. Açıklanan programın olumlu yanlarının olduğunu vurgulayan Geylan, çekincelerinin de olduğunu belirterek, "Öncelikle yıllardır tartışılan meselelere cesaretle dokunuluyor olmasını takdir ediyoruz. Ayrıca daha önceki sistem değişikliklerinde yapılmayan bir şekilde, bu defa nispeten istişare usulünün takip edilmesi de bir diğer takdir edilecek husustur. Yeni sistemin kademeli olarak hayata geçirilecek olması doğru bir yaklaşımdır. Eğitim sistemimiz, oyun devam ederken kuralın değiştirilmesinin ceremesini çok çekti. Bu bakımdan programın etaplara ayrılarak uygulama tarihlerinin belirlenmiş olması isabet olmuştur. Sayın Bakan çocuklarımızın öz geleceklerini yazmaları gerektiğine vurgu yaptı. Ancak öz geçmişi okumadan öz gelecek yazamayız. Dolayısıyla yeni programda Tarih dersinin sosyal ve beceri bilimleri grubunda tercihli ders olarak bulunması bizi endişeye sevk etmiştir. Tarih dersi özellikle Türk Tarihi kesinlikle tek başına bir alan, grup olmalı ve zorunlu olmalıdır. Ders sayısının azaltılması yıllardır tartışılan bir konuydu. İlk bakışta olumlu görülmektedir. Ancak bu yapılırken, öğretmenlerimizin norm fazlası durumuna düşmesine tedbir alınmalıdır. Öğretmeni norm planlamaları ile rahatsız etmeden ve yeni mağduriyetlere sebep olmadan, heyecan ve inançla yenilemek ve yetiştirmek sistemin başarıyla uygulanabilmesi adına ana amaç olmalıdır. Programın açıklaması yapılırken çocuklarımızın sosyal, sportif ve sanatsal yeteneklerini ortaya çıkaran bir ders planlaması olacağı duyuruldu. Ancak programda Görsel Sanatlar, Müzik ve Beden Eğitimi dersleri 6-8 ders arasında seçmeli olarak sunulacak. Böyle bir durumda, yeni sistemle hedeflenene nasıl ulaşılacağı ciddi bir problemdir" diye konuştu.
"Yeni sistemin İmam Hatiplerde nasıl uygulanacağı netliğe kavuşmalı"
Türkiye'deki liselerin yarıdan fazlasının meslek ve İmam Hatip liseleri olduğunu söyleyen Geylan, yeni lise programının bu tür liselerde nasıl uygulanacağına dair derhal açıklama yapılması gerektiğini vurguladı. Geylan, "Ülkemizde lise eğitimimizin belki yarıya yakını meslek liselerinden oluşmaktadır. Dolayısıyla açıklanan yeni programdaki ders dağılımının meslek liselerinde, İmam Hatip liselerinde nasıl uygulanacağı acilen netliğe kavuşturulmalıdır. Bu kadar yoğun bir şekilde sektörel işbirliğinden ve lise düzeyinde meslek sahibi yapmaktan bahsedilirken programın adeta sadece akademik lise üzerinden okunması, zaten kaliteli meslek lisesi sıkıntısı yaşayan eğitim sistemimize ve sektörün bakış açısına zarar verecektir" ifadelerini kullandı.
"Hedefler kağıt üzerinde kalacaktır"
Yaparak, yaşayarak öğrenme uygulamasının güzel bir fikir olduğunu fakat gerekli alt yapı oluşturulamazsa hedefleri kağıt üzerinde kalacağını belirterek ülkemizdeki fırsat ve imkan eşitsizliğine de dikkat çeken Geylan, "Fiziki ve teknolojik alt yapı yetersizliğini gidermeden yeni programın hedeflenen başarıyı yakalaması mümkün olmayacaktır. Örneğin, yaparak ve yaşayarak öğrenme esasını temel alan yeni program için, gerekli atölye ve laboratuvarınız yoksa hedefler kâğıt üzerinde kalacaktır. Ülkemizdeki fırsat ve imkan eşitsizliği gözden kaçırılmamalıdır. Derslik sayısı, öğrenme materyalleri, laboratuvar, sanat atölyeleri, spor salonları, öğretmen açığı gibi etkenleri de düzenleyerek yeni programın başarısı hedeflenmelidir" şeklinde konuştu.
"Öğretmeni değerli kılmadan eğitimi nitelikli kılamazsın"
Kariyer Ofisleri'nin öğrencilerin güçlü yanlarını keşfetme açısından olumlu bir gelişme olarak yorumlayan Geylan, bir an evvel öğretmenlerin bu işlev doğrultusunda yetiştirilerek, sertifikalandırılması gerektiğini söyledi. Geylan, "Yıllardır öğrencilerin yönlendirilmesi hususu, önemli bir eksik ve problem olarak önümüzde duruyordu. Bu amaçla kurgulanan Kariyer Ofisleri, öğrencilerin ilgi alanlarını, meraklarını, yetenek ve becerilerini yani güçlü yönlerini ortaya çıkarması açısından önemli ve olumludur. Ancak bu işlev için halen ne rehber öğretmenlerimizin sayısı ne de müfredatı yeterli değildir. Bu konuda tedbirler alınması ve hatta diğer öğretmenlerimizin (gönüllülük esasına göre) bu işlev doğrultusunda yetiştirilmesi ve sertifikalandırılması önemlidir. Öğretmeni değerli kılmadan eğitimi nitelikli kılamazsınız. Sonuçta bu programı uygulayacak olan öğretmendir. Öğretmeni ancak sistemin önemli bir paydaşı olarak kabul eder ve heyecan uyandırabilirseniz programlarınız uygulanabilir olacaktır. Bunun için de çalışma ortamlarını huzurlu kılan, motivasyonu olumsuz etkileyen unsurları ortadan kaldıran bir tutumla işe başlanmalıdır" dedi.