Nadiren de olsa mantar enfeksiyonlarından kaynaklı da meydana gelen zatürre hastalığı bulaşıcılığı önemli derece yüksek bir hastalıktır. Çocuklarda ilk doğduğu andan 5 yaşına kadar olan süreçte ölüm oranlarının yüksek olduğu bir hastalıktır. Her yaşta görülebilmesine karşın bağışıklığı düşük kişilerde, 2 yaşından küçük çocuklarda ve 60 yaşın üstünde olan yaşlılarda sıklıkla rastlanmaktadır. Peki zatürre diğer adıyla pnömani hastalığı nedir? Zatürre hastalığının belirtileri nelerdir? Zatürre neden olur? Tedavisi ve tanısı nasıl yapılır? Zatürre için aşı var mı? Zatürre bulaşıcı bir hastalık mıdır? İşte zatürre yani pnömani ile ilgili merak edilen tüm detaylar.
Zatürre Nedir?
Pnömani adıyla da bilinen zatürre hastalığı akciğerlerde bulunan hava keseciklerinin iltihaplanması sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Ülkemizde enfeksiyon hastalıkları arasında zirveyi bulan bu hastalık ölümcül olma açısından da beşinci sırada yer almaktadır. Zatürre hastalığının belirtileri grip hastalığı belirtileri ile benzer olduğundan kişiler hastanelere geç başvurmaktadır. Bu sebepten dolayı hastalığın tedavi gecikmekte hatta hastalık tedavi edilemez duruma bile gelebilmektedir. Dünyada yaklaşık %8 oranında zatürreden kaynaklı olarak ölüm gerçekleştiği düşünülmektedir. Zatürrenin bazı çeşitlerinde doğrudan bulaşma özelliği bulunmaktadır. Ancak hastalık genellikle kişinin boğazında ve ağzında bulunan bakteri ya da virüsün akciğere inmesinden kaynaklı olarak ortaya çıkmaktadır. Normal şartlar altında hastalık yapmayan bu bakteri veya virüsler bağışıklık sisteminin zayıf düşmesi için pusuda bekler. Bağışıklık sistemi zayıfladığı anda da bu bakteri veya virüsler kişide zatürre hastalığını oluşturur. Bu bilgiden de yola çıkarak; hastalığın bulaşma durumundan çok bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla oluştuğunu söylemek mümkündür.
Zatürre Belirtileri Nelerdir?
Zatürre hastalığının grip benzeri pek çok belirtisi bulunmaktadır. Zatürre hastalığının belirtilerinden bazıları aşağıda verilmiştir:
Kişide 38 derece veya üstü yüksek ateşin olması
Kişide ciğerlerden gelen balgamlı veya balgamsız öksürük
Nefes alış-verişinin normalden daha hızlı olması veya nefes alıp vermede güçlük yaşanması
Öksürük ya da nefes darlığından kaynaklı olarak göğüste ağrı veya baskının hissedilmesi
Yemek yeme isteğinde belirgin bir azalma, iştah kaybı
Yüksek ateşten kaynaklı olarak titreme ve üşüme
Bazı kişilerde bulantı veya kusma görülmesi
Belirgin derecede halsizlik ve yorgunluk hissi
Bu belirtilerin yaşanması durumunda tereddüte kapılmadan doktora gidilmesi gerekmektedir. En kısa sürede tedaviye başlanması büyük önem taşımaktadır.
ZATÜRRE (PNÖMONİ) NEDEN OLUR? ETKENLERİ NELERDİR?
Genellikle vücut direnci düştüğü zaman olur. Başlıca zatürre etkenleri bakteriler, virüsler ve mantarlardır. En sık görülen patojen etken Streptococcus Pneumoniae denilen bakteridir. Okul yaşındaki çocuklarda Mycoplasma Pneumoniae pnömonisi görülebilir. Çocuklarda ve gençlerde zatürre nedeni daha çok viral zatürrelerdir. (%66). Erişkinlerde bu oran %13 civarındadır. Erişkinlerde bakteriyel pnömoniler daha sık görülür. Viral ve bakteriyel pnömoni ayırımı zordur. Bu nedenle mutlaka ilk dört saat içinde antibiyotik başlanmalıdır. Etkenlerine, laboratuvar ve radyolojik bulgulara ve klinik seyre göre doktor tarafından tipik ve atipik ayırımı yapılır ve tedavi ona göre düzenlenir.
ZATÜRRE HASTALIĞI BULAŞICI MI? NASIL BULAŞIR?
Pnömoni yani zatürre bulaşıcı bir hastalıktır. Genellikle damlacık enfeksiyonu ile bulaşma olur. Özellikle kış aylarında, kapalı kalabalık ortamlarda enfeksiyonların yayılması kolaylaşır. Kapalı ve kalabalık alanlar, okullar, yurtlar, hapishaneler, kışlalar, huzurevleri zatürre için riskli bölgelerdir.
Zatürreye neden olan mikroplar hava yoluyla yayılabileceğinden bu tür yerlerde mümkün olduğunca bulunmama, kapalı ortamları sık sık havalandırma önerilmektedir. Öksürük, ağız ve burun sekresyonları, klimalar, kirli sular, su sistemleri risk oluşturabilir. El temizliği çok önemlidir.
Zatürreden korunmada genel sağlık tedbirlerine uyulmasının yararı olacaktır. İyi beslenme, sigaradan uzak durulması gereklidir. Özetle zatürreden korunmada el temizliği, maske kullanımı, sigaranın bırakılması, havalandırma, influenza ve pnömoni aşıları, antiviral ilaçlar, özellikle salgın dönemlerinde kalabalık yerlerden kaçınma korunmada önem kazanır.
ZATÜRRE (PNÖMONİ) OLUŞMASINI KOLAYLAŞTIRAN RİSK FAKTÖRLERİ
Kişinin eşlik eden hastalıklarının varlığı zatürre risk faktörleri arasındadır.
KOAH; Bronşektazi, kistik fibrozis, bronşial astım, İnterstisyel akciğer hastalığı gibi kronik akciğer hastalıkları
Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen Diyabet (Diabetes Mellitus)
Kalp yetmezliği
Böbrek yetmezliği
Karaciğer yetmezliği
Bağışıklığı baskılayan hastalıkların varlığı
Kanser hastaları
Çocuk yaş ve 65 üstü yaş
Huzurevinde kalma veya evsizlik durumu
Yakın zamanda konaklamalı seyahat
Sigara ve alkol kullanımı
Yatalak hastalar
Yoğun bakımda tedavi gören hastalar
Büyük operasyonlar zatürrenin en önemli risk faktörleridir.
ZATÜRRE (PNÖMONİ) AŞILARI NELERDİR?
En sık görülen etken olan Streptococcus Pneumoniae’nin sebep olduğu bakteriyemiden korunmak amaçlı kullanılır. İki tip pnömoni aşısı vardır:
Polisakkarid aşı: 5 yıl süre ile koruyucu olup B hücrelerini etkiler. Bellek hücrelerini etkilemez. Hafif etkilidir. Kas içi yapılır.
Konjuge aşı: Ömür boyu etkili bir aşıdır. B hücrelerini ve hafıza T hücrelerini etkiler. 65 yaş üstü kişilerde, risk faktörü yüksek kişilerde bir kereye mahsus konjuge aşı ve 6 ay sonra 5 yılda bir olmak üzere polisakkarid aşı Deltoid kası içine yapılır.
Grip salgınları zatürre yani pnömoni için yüksek risk faktörüdür. 65 yaş üstü kişilere, kronik akciğer, kalp, böbrek ve karaciğer hastalarına, görevi gereği yüksek riskli kişilere (sağlık çalışanları, güvenlik görevlileri, temizlik görevlileri) grip aşısı önerilir.
ZATÜRRE TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Öncelikle hastanın hastalığın tanımı, seyri, komplikasyonlar konusunda bilgilendirilmesi gerekir. Hastalığın iyi bir anamnezinin alınması ve fizik muayene önemlidir. Zatürrenin ayaktan tedavi esnasında;
Belirtiler kötüleşirse, belirginleşirse
Yeni bulgular ortaya çıkarsa
3 gün içinde düzelme olmazsa
Hasta kendini kötü hissederse derhal doktora başvurmalıdır.
Zatürre tedavisi ayaktan, hastaneye yatırılarak veya yoğun bakımda yapılır. Hastalığın ciddiyetinin ve ölüm riskinin belirlenmesinde, yatış kararında ve hastalığın gidişatının tayininde bazı Uluslararası skorlama yöntemleri kullanılır. En önemlileri PSI, CRB 65, CURB 65, A-DROP, SMART-COP2’tur. Hastanın şuur bulanıklığı olması, solunum yetmezliği bulguları, üre ve kreatinin yüksekliği, ileri yaş, tansiyon düşüklüğü, solunum sayısı önemli kriterlerdir. Ayrıca hastanın sosyal durumu da önemlidir. Evsizler, huzurevinde kalanlar, ulaşımı güç yerlerde yaşayanlar, fiziksel ve mental engelli kişiler, yalnız yaşayanlar önemli bir risk gurubu oluşturur.
Hastane yatış süresi ve damar yolu ile antibiyotik kullanımı mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır. Bu kararları klinisyen doktor verecektir. Gereğinden uzun hastane yatışları ek infeksiyon riski getirir.
Antibiyotik değiştirme kararını doktor verecektir. Gerekirse infeksiyon hastalıkları uzmanına danışılır.
Bilinmelidir ki hiçbir antibiyotik tamamen masum değildir. Her ilacın yan tesirleri ve alerji riski vardır. Toplumun % 10’ u penisilin alerjisi olduğunu iddia eder. Bunu da çocukken ilaç sonrası döküntü olmasına bağlar. Ancak bu söylenenlerin % 10’undan azında penisilin alerjisi vardır. Penisiline akut alerjik reaksiyon gösteren kişilerde çok dikkat edilmelidir. Bu kişilerde aynı zamanda sefalosporinlere ve beta laktam gurubu antibiyotiklere de alerji vardır.
Doktorun kararıyla antibiyotikler, antiviral ilaçlar, sıvı ve elektrolit desteği, ağrı kesici ve ateş düşürücüler, beslenme takviyesi uygulanır. Yatak istirahati yapılmalıdır. Zatürrenin tedavisine ayaktan tedavi uygulanabileceği gibi hastane yatışı, yoğun bakım yatışı ve mekanik solunum desteği de gerekebilir. Bunlara doktor karar verecektir.
Hastalık bilgileri, bölgesel antibiyotik direnci, grip, Mycoplasma oranları, kişinin sosyal durumu, yakın zamanda antibiyotik kullanımı, konaklamalı seyahat tedavide önemli bilgilerdir.
Mutlaka ilk 4 saatte antibiyotik başlanmalıdır. Sepsis şüphesi veya diğer yüksek risk kriterleri varsa bir saat içinde antibioterapi başlanmalıdır.