Zengin olan kişi, zamanında zekâtını vermez, daha sonra da fakir düşer ve ölürse kendisinden zekât borcu düşmez. Dolayısıyla zekât borcunu ödemeyen kimse, onun ödenmesi için mirasçılarına vasiyet etmesi gerekir. Şayet vasiyet etmeden ölürse günahkâr olur. Geride kalan varisleri onun adına teberruda bulunurlarsa bu borçtan kurtulacağı ümit edilir.
Bir malda zekât borcu doğduktan sonra, bu borç ödenmeden önce o mal çalınmak, kaybolmak, gasbedilmek gibi yollarla telef olsa; mükellef ister ödeme imkânına sahip olsun ister olmasın, Hanefîlere göre o malın zekâtı düşer. Zira zekât, zimmete değil, malın bizzat kendisine bağlıdır. Mal bulunmayınca, zekât da gerekmez. Diğer fakihlere göre zekât borcu düşmez. Mükellefin onu ödemesi gerekir. Ancak bu mal, bağış veya satış yoluyla elden çıkartılmışsa zekât borcu ittifakla düşmez (İbn Âbidin, Reddu’l- Muhtâr, II, 11; Bilmen, Büyük İslam İlmihali, 340).
Zekat vermenin belirli bir zamanı var mıdır?
Zekât vermenin belli bir zamanı yoktur. Farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Ancak, zekat vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekatlarını vermeleri uygun olur. Çünkü zekât bir borçtur, borç bir an önce ödenmelidir (İbn Âbidin, Reddu’l-Muhtâr, II, 16).
Zekat, vaktinden önce verilebilir mi?
Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekât konusunda da kamerî ay hesabı uygulanır. Zekâtın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kamerî yılın geçmesi gerekir. Buna rağmen mal sahibi dilerse vakti gelmeden önce de zekâtını verebilir (Kâsânî, Bedâi’u’s-Sanâî, II, 164; İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, I, 516).
Zekatını birkaç sene vermeyen bir kimse daha sonra zekat borçlarını nasıl öder?
Zekât vermekle yükümlü olduğu halde önceki yıllarda zekâtını vermemiş olan kimse, elinde malı varsa zekâtını vermediği geçmiş yılların zekâtını da verir. Çünkü bu zekât onun zimmetinde borçtur (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 124).