Sevgi her şeyi eşitler
Siz, kininizi ve nefretinizi biz sevgimizi ve merhametimizi naftaline sarmış saklıyoruz. Sizin kalbiniz kin ve nefret tohumlarıyla mayalanmış bir ahlaki miyopluğa duçar olmuş durumdasınız. Biz sizden gelebilecek her türlü saldırılara, virüslere karşı bin dörtyüz yıldır antikorluyuz.
Bir yanda kin ve nefret diğer yanda sevgi ve merhamet. Biri zehir, diğeri panzehir. Biri dert üretir diğeri şifa. Biri maraz çıkarır, diğeri yaraları sarar kuşatır. Sevginin ve merhametin şifa ikliminden nasiplendirir. Biri böler, ayrımcıdır; diğeri birleştirir, mesafeleri kapatır, seven ile sevileni eşitler.
Sevgi, nefretten ’den daha uzun ömürlüdür. İnsanlar bu dünyadan ahirete intikal edince kin ve nefretlerini de yanlarında götürürler. Ancak sevgi insandan daha uzun yaşar. İnsanlar sevgileri ile sevdikleriyle dilden dile dolaşır, gönülden gönüle yol bulurlar. Leyla ile Mecnun’un hikâyesi sevgiden beslendiği için hala yaşıyor, yaşatılıyor.
Şu covit zamanında çember hepimiz için gittikçe daralıyor. Hemen hemen her evin yakınlarında ölümler kol geziyor. Ölümün bizlerden çok uzakta olmadığını ilk kez belki de bu kadar iliklerimize kadar hissettik.
Ama ölüm korkusu bile birbirimizle uğraşmaktan bizi alıkoymadı. Zalime bir taş dahi atamayanlar mazlumun üzerine bütün kin ve nefretlerini boca ediyorlar. En çok birbirimize gösteriyoruz dişlerimizi, dillerimizden sövgüler eksik olmuyor. Birbirimize karşı pireyi deve yapmaya çok meyyalız. Sonra kendi elimizde büyüttüğümüz o devenin altında kendimiz kalıyoruz.
Kin ve nefret tohumlarını mayalayıp çoğaltmak için içlerinde bir yerlerde, naftaline sarılmış bir şekilde saklayanlarımız var. Lazım olunca hemen ağızlarından kusuyorlar. Oysa bu virüslü, hastalıklı, ölü sevici marazlı dil, hiçbir soruna, hiçbir derde, hiçbir kimseye sadra şifa olmadı. Aksine hasta etti, öldü ve öldürdü.
Bazılarımız sevdiklerimizi toprağa verdik ama sevgileri hala içimizde yaşıyor. Sevgi, bu dünyada yaşayan veya ahirete irtihal edenlerle aramızda bir bağ olarak yaşayanları ve ölüleri birleştirir.
Öyledir sevgi, seven ile sevilen arasında mesafe ve engel tanımaz. Makam tanımaz, mevki tanımaz. Sevgi her şeyi eşitler. Sevgiyle ve şefkatle yapılan o bakıştır bir bebek ile annesinin gözlerini, yüreğini eşitleyen. Sevgiyle örülmüş yoldaki ki yürüyüştür, Şems ile Mevlana’yı eşitleyen.
Kin ve nefret dilini kullanan, ayıran, ayrıştıran, ötekileştiren bizden değildir. Hepimiz için zaman daralıyor. Kaçınılmaz sonumuz bize uzaktan göz kırpıyor. Ölüm geliyorum diyor, siz sevgide, merhamette buluşmazsanız ben gelir sizi eşitlerim diyor.