Sosyal medyayı ayağa kaldıran görüntü! Milyonlarca yıllık Peri Bacaları'nı iş makinesiyle yıkıldı mı? Belediyeden açıklama geldi
Türkiye'nin tanıtımında önemli pay sahibi olan Nevşehir'de bulunan peri bacalarının bir kısmı yapılacak yol nedeniyle yıkılmaya başlandığı iddia edildi. Ortahisar Belediyesinden konuya ilişkin yapılan açıklamada, "Önceki yıllarda izinsiz yapılmış kaçak WC üniteleri, Kapadokya Alan Başkanlığı’nın emirleri doğrultusunda kaldırılmaktadır." denildi.
Türkiye'de turistlerin büyük ilgi gösterdiği tarihi yapılardan olan Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde bulunan tarihi Peri Bacaları skandal bir görüntüyle yeniden gündem oldu. İddiaya göre iş makineleri yol yapmak için tarihi yapıları yıkmaya başladı. Söz konusu görüntüler sosyal medyada tepki çekti.
Öte yandan söz konusu yolun Göreme kasabası ile Ortahisar kasabası arasında İl Özel İdaresi tarafından yapıldığı ifade edildi.
İZİNSİZ YAPILAN TUVALET YIKILMIŞ
Ortahisar Belediyesinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda şu ifadelere yer verildi:
"Bölgemizdeki kaçak yapılarla mücadele kapsamında; önceki yıllarda izinsiz yapılmış kaçak WC üniteleri, Kapadokya Alan Başkanlığı’nın emirleri doğrultusunda kaldırılmaktadır. Olay tamamen bundan ibarettir."
Bölgemizdeki kaçak yapılarla mücadele kapsamında; önceki yıllarda izinsiz yapılmış kaçak WC üniteleri, Kapadokya Alan Başkanlığı’nın emirleri doğrultusunda kaldırılmaktadır. Olay tamamen bundan ibarettir. https://t.co/zNslcDt2xu pic.twitter.com/2Eykdyhb0h
— Ortahisar Belediyesi (@ortahisarbel) September 13, 2022
PERİ BACALARI NEDİR?
Peri bacaları, yağmur rüzgar ve sel sularının tüflerden oluşan yapıyı aşındırarak gerçekleşen kaya oluşumlarıdır. Genellikle konik şekildedirler. Peri bacaları kule şeklinde olan bu oluşumların tepelerinde daha sert tabaka olan kaya bloku bulunmaktadır.
PERİ BACALARI NASIL OLUŞMUŞTUR?
Kapadokya’yı özel bir coğrafya yapan ve peri bacaları oluşumuyla böylesine görsel bir şölene dönüştüren sihirli değnek değil elbette, jeolojik zamanlardaki aktif volkanlar. Neredeyse 60 milyon yıl önce 3. Jeolojik dönemde başlayan Toroslar’ın yükselmesi ve kuzeyde bulunan Anadolu fayını sıkıştırması sonucu bölgedeki yanardağlar birden harekete geçmiş. Karlı siluetiyle şimdilerde manzarasına doyulmayan Erciyes Dağı, Güllüdağ ve Hasandağı bundan 10 milyon yıl öncesine kadar lav püskürtmeye başlayan aktif yanardağlar; Kapadokya Bölgesi ise arkeolojik kazılarda bulunan deniz canlılarının fosillerinden anlaşıldığı üzere bir iç denizmiş.
Yanardağlardan 10 milyon yıl önce Üst Miyosen’le başlayıp, 2 milyon yıl önce Pliosen’e kadar püsküren lavlar, platolara inerek bu iç denizi, gölleri ve akarsuları kurutmuş. Kuruyan zeminin üstünde neredeyse 100 – 150 metre kalınlığında bir tüf tabakası oluşmuş. Oluşan tabakanın içinde volkan külü, kumtaşı, kil ve bazalt içeren kayaçlar olduğundan bazı alanlarda sert, bazı alanlarda ise oyulabilecek yoğunlukta lav birikmeleri olmuş. Bu tabaka ilerleyen zamanlarda bölgeden geçen Kızılırmak başta olmak üzere, vadilerin yamacından inen seller ve rüzgarların etkisiyle değişime uğramış. Bitki örtüsünün azlığı ve tüf tabakasının geçirimsizliğiyle kuvvetlenen sel suları akarken, sert kayaların arasında inatla yol açmaya çalışmış. Sert kayalar azgın suların gücü karşısında çatlayıp koparken, alt kısımlarında ise derin dalgalı vadiler bırakmış. Tabiatın bu coğrafyada asırlar boyu bir sanatkar, bir heykeltıraş edasıyla çalışması ve emek vermesiyle ise, sel sularının aşındırmasından kendini koruyan sert kayalar, dünyada eşi benzeri olmayan şapkalı, konik gövdeli peribacaları oluşumu gerçekleşmiş.
PERİ BACALARININ TARİHİ
Kapadokya’nın sınırlarını tarihte ilk kez Roma antik döneminin ünlü coğrafyacısı Strabon çizmiş. Güneyde Toroslardan başlayarak, kuzeyde Doğu Karadeniz kıyı şeridi, batıda Aksaray, doğuda ise Malatya olacak şekilde geniş bir alanı Kapadokya olarak isimlendirmiş. Günümüzde ise bizim Kapadokya dediğimiz bölge Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kırşehir ve Kayseri illerini kapsıyor. Bu sınırların arasında Avanos, Ürgüp, Göreme, Uçhisar ve Ihlara çevresi ‘Kayalık Kapadokya Bölgesi’ olarak biliniyor.
‘Dili olsa da neler gördü geçirdi bir anlatsa’ dedirtecek kadar eski peri bacaları tarihi Kapadokya’nın tarihi aslında. Kapadokya peri bacaları oluşumundan bu yana birçok medeniyet görmüş. Bölgenin doğal binaları olan peri bacalarının içleri, ilk insan yerleşiminin olduğu Paleolitik dönemde oyulmaya başlamış. Hititlerin yaşadığı dönemlerden sonra, 3. Yüzyılda ilk Hristiyanların inançlarını özgürce yaşayabilmeleri için hem bir sığınak, hem bir ibadethane hem de ev olarak kullanılmış. Bu sebeple Kapadokya bölgesinde onlarca kiliseyi bulabilirsiniz.11. ve 12. Yüzyılda Kapadokya Selçukluların olana kadar da, Hristiyanların gerek Arap akıncılara, gerek başka istilalara direnişine şahit olmuş. Tüflü yapısından dolayı her dönem biraz daha oyulup biraz daha genişletilmiş, hatta kilise olarak kullanılanlarında içlerine dönemin hikayelerini yansıtan freksler bile işlenmiş. Peri bacaları oluşumunun mucizesi bölgenin ‘masal diyarı’, ‘harikalar diyarı’ diye anılmasının yanı sıra uzaylıların uğradığı doğaüstü bir bölge olarak görülmesinde de etken olmuş.
PERİ BACALARI EFSANESİ
Efsane bu ya; bundan çok zaman önce Göreme’deki köylerden birinde çok çalışkan bir köylü yaşarmış. Peri bacalarının gölgelediği bağlarından üzümler dolar taşar, peri bacalarının içine oyduğu güvercinlikleri hiç yumurtasız kalmazmış. Çalışarak geçirdiği ömrünün son demlerinde hasat zamanı erkenden tarlasına gitmek istemiş ama eski gücü kalmadığından bir peri bacasının eteğinde yığılıp kalmış. Bir yandan da hayıflanıp ‘yel savurursa, kuşlar diderse nice olur emeğim’ diye söylenip dururmuş. O böyle üzülüp ağlarken, birden peri bacalarının içinden ellerinde meşalelerle birçok perinin çıktığını görmüş. Periler yaşlı adamın tarlasındaki ekinleri, bağları toplayıp hangarlara taşımışlar ve işlerini şafak sökene kadar bitirip ortadan kayboluvermişler. Yaşlı adam gözlerine inanamayıp rüya gördüğünü sanmış önce ama çalışkanlığın ödülü olsa gerek, o geceden sonra da periler hep yardımına koşmuşlar. Köydekiler beli bacağı tutmayan bu yaşlı köylünün tarlasının verimine ve nasıl bu kadar baktığına akıl sır erdiremeseler de, gerçeği hiçbir zaman öğrenememişler. Yaşlı adam bir gün sırrıyla birlikte ölüp gitmiş fakat peri bacaları sessizliğiyle bu sırrı hep saklamış.