Tele1 kanalı ne zaman kuruldu? Sahibi kim? Yayın politikası nedir? Tele1 frekansı ne?

Haber kanalları arasında belli bir yere sahip Tele1 kanalı yayınladığı programlar ve yayın dili nedeniyle vatandaşlar tarafından merak konusu oldu. Peki Tele1 kanalı ne zaman kuruldu? Sahibi kim? Yayın politikası nedir? Tele1 frekansı ne? Detayları haberimizde derledik. İşte merak edilenler...

TELE1 KANALI NE ZAMAN KURULDU?

Tele1, haber kanalı olarak 9 Ocak 2017 tarihinde ABC Radyo,Televizyon ve Dijital Yayıncılık A.Ş. bünyesinde yayın hayatına başladı. Genel yayın yönetmenliğini ise Merdan Yanardağ üstlenmektedir. RTÜK onayının gecikmesi nedeniyle, "Kültür Türk" logosu yerine Tele1 logosunu kullanmaya 4 Şubat 2017'de başladı. Kanalın dillere pelesenk ola sloganı ise "Yükselen haber kanalı" şeklindedir.

TELE1 KANALI'NIN SAHİBİ KİMDİR?

Kanalın künyesinde yer alan bilgiler şu şekilde sıralanmıştır:

Genel Yayın Yönetmeni / Sahibi

Gazeteci Merdan Yanardağ, Sivas'ın Divriği ilçesinde 1959 yılında dünyaya gelmiştir. İlk, orta, lise ve üniversite öğretimini İstanbul'da tamamladı. İİTİA (Marmara Üniversitesi) Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde, “Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi” alanında yüksek lisans yaptı.

Merdan Yanardağ'ın detaylı biyografisine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz..

Merdan Yanardağ kimdir? Nereli? Kaç yaşında?

Tele1 kanalı ne zaman kuruldu? Sahibi kim? Yayın politikası nedir? Tele1 frekansı ne?

Yayın Kurulu
Merdan Yanardağ (Başkan), Murat Taylan, İhsan Demir, Evren Özalkuş, Can Ataklı, İsmail Dükel, Namık Koçak, Gökhan Kazbek

Genel Koordinatör
Murat Taylan

TELE1 KANALI'NIN YAYIN POLİTİKASI NEDİR?

TELE1 kanalı kendisini, Türkiye’de yaygın izleyiciye ulaşan toplumcu, laik, cumhuriyetçi, aydınlanmacı, demokratik, bağımsız ve bu çerçevede nitelikli ve muhalif bir televizyon kanalı olarak görmektedir. Laikçilik ve Cumhuriyetçilik gibi ilkeleri benimseyen aynı zamanda bu görüşe yakın duran yayınlar yapmaktadır.

Tele1 kanalı künyesinde yayın hayatı için şu açıklamada bulunmuştur:

"Bir dönemin bazı muhalif kanallarının -yayınları bir dizi eksiklik ve sorun içerse de- bıraktığı büyük boşluk olduğu gibi duruyor. Çünkü cumhuriyetçi ve toplumcu bir anlayışla muhalif çizgi izleyen kimi televizyon kanalları ya kapatıldı ya da mali ambargolar (fiili reklam ambargosu) altında yayınını sürdüremez duruma düşerek alanı terk etti. Bazıları ise, muhalif ya da solcu olmayı yayıncılık yapmak için yeterli görüp, gazeteciliğin ve televizyon yayıncılığının profesyonel bir iş olduğunu atladıkları gibi, etik değerler ve ilkelere de özen göstermedikleri için başarısızlığa uğradı. Bugün halen yayınını sürdüren kimi kanallar ise ne yazık ki ihtiyacı karşılamaktan uzaktır.

Özetle, Türkiye’de bugün gerçek gazetecilik ve objektif habercilik alanı, biraz indirgeyerek ifade edersek ülkenin temelini oluşturan cumhuriyetçilik, kamuculuk ve laiklik ilkelerine bağlı profesyonel yayıncılık sahası neredeyse boş durumdadır. Büyük bir izleyici kitlesi kendi televizyonunu beklemektedir. Okuma alışkanlığının (okuma-yazma bilmemek değil, okuma alışkanlığı/sürekliliği) yüksek olmadığı, sözlü kültürün halen etkin ve yaygın olduğu, dolayısıyla insanların gündelik yaşamlarının önemli bir bölümünü televizyon karşısında geçirdiği ülkemizde –ki Türkiye, kişi başına günde 5 saat televizyon izleme oranıyla dünyada birincidir- gerçeğe ve bilgiye bağlı bir televizyon yayıncılığına olan yaşamsal ihtiyaç ortadadır."