Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Yüksek faizle ülkemin kalkınacağına inanmıyorum"
Vahdettin Köşkü’nde Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Başkanı Erkan Güral ve beraberindeki heyeti kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabul sonrası açıklamalarda bulundu. Erdoğan konuşmasında, yüksek faize kesinlikle karşı olduğunu belirtti.
Vahdettin Köşkü’nde Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Başkanı Erkan Güral ve beraberindeki heyeti kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabul sonrası konuştu.
TÜGİK çatısı altında ülkenin güçlenmesi, büyümesi için gayret sarf eden tüm iş insanlarına teşekkür eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021'in milletle beraber, tüm insanlık için sağlık, huzur, esenlik getirmesini temenni etti.
Geçtiğimiz hafta DEİK yönetim kurulunu kabulleri esnasında ekonomik değerlendirme yaptıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada da bazı hususları paylaşmak istediğini belirti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılının yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle tüm dünya ile birlikte Türkiye'de de sıkıntılı geçtiğini belirterek, bununla birlikte salgın döneminde güçlü sağlık altyapısının yanı sıra üretimin araştırma-geliştirme, ihracatın ticarette pazar ve ürün çeşitliliğinin öneminin de çok açık ve net görüldüğünü ifade etti.
Sadece iç piyasaya odaklanan şirketlerin salgından olumsuz etkilenirken, inovasyona, Ar-Ge'ye, üretime, ihracata önem veren firmaların süreci en hasarla, en az zararla attıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"İş insanlarımızla bir araya geldikçe, üreticilerimizi, ihracatçılarımızı dinledikçe şu gerçeğin farkına daha iyi varıyoruz; her ne kadar bu salgın beraberinde çeşitli zorluklar, sıkıntılar getirse de iş dünyamızın önünde yeni fırsat pencereleri de açıyor. Türk firmaları kaliteli ürünleri, rekabetçi fiyatları ve güvenilir oluşlarıyla rakiplerine adeta fark atıyor. Aşılamanın artmasıyla beraber dünya genelinde salgın geriledikçe taşlar yerine oturacak, ülkemizin yakaladığı ivme daha da artacaktır. İhracatta geçen seneyi 169,5 milyar dolar gibi orta vadeli program hedefinin 5 milyar üzerinde bir rakamla kapatmayı başardık. Ülkemizin küresel ihracattaki payı geçtiğimiz yılın ocak-ekim verileri itibarıyla ilk defa yüzde 1'i aşarak yüzde 1,03 seviyesine çıktı. İhracatçı sayımız 87 bin 400'ü aşarken geçen yıl ilk defa ihracat yapan firma sayımız 18 bin 123 olarak kayıtlara geçti."
GEÇEN YIL KURULAN ŞİRKET SAYISI KORONAVİRÜS SALGININA RAĞMEN YÜZDE 20 ARTTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2020 yılında kurulan şirket sayısı salgına rağmen yüzde 20 artarak 101 bin 318'e ulaştı. Bazı dostlar, bugün de geldi yanıma diyorlar ki 'Dükkanlar kapanıyor, şirketler kapanıyor.' İşte açıklıyorum rakamı, öyle kapanan falan yok ki, bunlar öyle sıradan şirketler falan da değil. Bunlar güçlü şirketler ihracat yapıyorlar. Her şey ortada ama birileri de buralardan nemalanmak istiyor." diye konuştu.
Yılın son günlerinde İngiltere ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması'nın Gümrük Birliği'nden sonraki en önemli ticaret anlaşması olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu anlaşmayla Birleşik Krallık'la ticari ilişkilerimizin Brexit sonrası daha da genişleyerek sürebilmesini sağladık. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşmamızı güncelleme çalışmalarımız da sürüyor. İnşallah 2021 yılında tüm bu çalışmaları daha da ileriye taşıyarak devam ettireceğiz. Salgının seyrine ilişkin belirsizlikler, küresel ekonomideki zorlukların bir müddet daha süreceğini gösteriyor. Son 18 yıldır vatandaşımızın hayatının her alanına dokunan reformlarımız sayesinde bu zorlu günlerde ülkemizi diğerlerinden ayrıştırmayı başardık. Amacımız Türkiye'nin salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak girmesini sağlamaktır. Bunun yanında salgının etkileriyle mücadeleyi hem makroekonomik hem de mali alanlarda atacağımız adımlarla destekleyeceğiz. Ekonomimizin güçlü yönlerini sağlamlaştırırken, tedbir gerektiren hususların üzerine de kararlılıkla gideceğiz."
Özellikle de serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde attıkları adımların etkisinin finansal piyasa göstergelerine müspet bir şekilde yansımaya başladığını dile getiren Erdoğan, tüketici güven endeksinin ocakta yüzde 4 artarak 83,3'e yükseldiğini, kur cephesinin nispeten istikrar kazandığını ifade etti.
Kasım ayından bu yana merkezi yönetim borç stokunun yaklaşık 150 milyar azaldığını vurgulayan Erdoğan, "Ülke risk primimiz de düşüyor. Türkiye CDS'leri 300 bas puana doğru iniyor. Türkiye'nin borçlanma maliyetlerini atacağımız kararlı adımlar ve güçlü politika çerçevemizle inşallah düşürmeye devam edeceğiz. Yurt dışındaki yatırımcıların Türk varlıklarına olan talebinin de artmaya başladığını görüyoruz. Son aylarda ülkemize yurt dışından 15 milyar doların üzerinde pörfoy girişi gerçekleşti. Türkiye'ye güvenen yatırımcılar bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kazanmaya devam edecektir." dedi.
Erdoğan, ekonominin uzun dönemli sürdürülebilir ve kaliteli bir büyüme yapısına kavuşmasını amaçladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Büyümenin kendisi kadar istikrarını ve istihdam oluşturmasını da önemsiyoruz. Bu doğrultuda yeni hamlelerle Türkiye'yi değişen küresel değer zincirinin önemli bir oyuncusu haline getireceğiz. Yüksek teknoloji sektörleri öncelikli olmak üzere çekeceğimiz uluslararası yatırımlarla ülkemizi bir yatırım, üretim ve teknoloji üssü yapacağız. Bu noktada tabii sizlerin gayretini çok önemsiyorum. Yani sizler iş insanları olarak eğer yurt dışından ülkemize yatırımcı çekecek olursanız bu Türkiye'yi yeniden o 23,5 milyar dolarlara yükseldiğimiz döneme getirir. Bu 30'a getirir, buralara bizim yeniden çıkmamamız için hiçbir sebep yok. Bunu da başarırız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırım ortamının daha da iyileştirileceği, öngörülebilirliğin daha da artırılacağı, yatırımcıların beklentilerinin daha yüksek düzeyde karşılanacağı bir iklimin tesisi için gereken tüm adımları atacaklarını vurguladı.
Bununla ilgili planını da paylaşan Erdoğan, "Uluslararası gerek yatırımcı gerek şirketleri biz senede bir, hatta iki kez ülkemize davet edip, onlarla ülkemizde timetablelar yapabiliriz, onlarla özellikle bazı görüşmelerimizi yaparız. Hatta onlara ülkemizdeki yatırım imkanlarının neler olduğunu, ne gibi yatırımlar yapabileceklerini anlatmak suretiyle onlara bu yatırımların ama finans sektöründe ama sanayide olduğunu anlatmamızda fayda var. Bunları geçmişte başbakanlığım döneminde falan çok yaptık ve çok da faydasını gördük." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ekonomi ve hukuk alanındaki reform gündemimizle ilgili yoğun bir hazırlık dönemini geride bıraktık. Yakında kapsamlı reform paketimizi kamuoyuyla paylaşacağız. Ekonomide bu sene temel hedeflerimizden birisi fiyat istikrarını sağlamak olacaktır. Kur istikrarı enflasyonla mücadelede oldukça önemli bir yer tutuyor. Cari açıkla mücadelede yapısal önlemlere hız veriyoruz. Az önce Sayın Başkanın ifade ettiği gibi, özellikle bunu kendilerinden burada dinlediğim gibi, daha sonra da bunun işlenmesinin gereğine inanıyorum. O da şudur. Değerli arkadaşlar, yüksek faize kesinlikle karşıyım ve bu konuda sizlerin mesajları önem arz ediyor. Niye önem arz ediyor? Çünkü siz şu anda yatırımcı konumundasınız. Eğer siz bu yatırımları, düşük faizli kredi imkanına sahip olursanız yapabileceksiniz. Siz bu yatırımı yaptığınız zaman bu bize istihdamı sağlayacak. Üretimi sağlayacak. İhracatı sağlayacak. Bütün bunlar aynı zamanda uluslararası piyasada rekabet imkanını sağlayacak. Bunları başaracağız ki ne yapalım, devlerle yarış edebilir hale gelelim."
"YÜKSEK FAİZE ÜLKEMİN KALKINACAĞINA İNANMIYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada şu anda eksi faizle kredi veren finans kuruluşları olduğunu belirterek, bunlara Japonya ve İsrail'i örnek gösterdi.
İsrail'in kendi içinde eksi faiz ama başkasına karşı daha fazla faiz verdiğini dile getire Erdoğan, "Avrupa'ya gelen 1, o civarda. Amerika hakeza öyle. Peki bize ne oluyor da 20'lerin üzerine çıkıyoruz. Bizim arkadaşlar da bana kızıyorlar biliyorum. Ama kusura bakmasınlar eğer ben bu ülkenin Başkanıysam, Cumhurbaşkanıysam ben bunu anlatmaya devam edeceğim. Çünkü ben yüksek faizle ülkemin kalkınacağına inanmıyorum. Çünkü biz eğer yatırımı güçlendirirsek işsizlik diyoruz, istihdamı güçlendirirsek, üretimi artırırsak, ihracatımızı artırırsak, buna ihtiyacımız var. Biz ihracatımızı artıracağız ki dışarıdan imkanlar gelsin, cari açığı da azaltmış olalım, hatta bitirmiş olalım. Buna ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.
Savunma sanayisinde başarıyı getiren yönetişim modelini imalat sanayinin diğer alt sektörlerinde de uygulayacaklarını belirten Erdoğan, ekonomide temin edilecek güven ve istikrar sayesinde büyük faiz yükünden de önemli ölçüde kurtulacaklarına inandığını kaydetti.
Bankaların kar etmekle övündüğünü ifade eden Erdoğan, "Öbürü neyle övünüyor. Ben de senden fazla kar ettim. Sizin karınız önemli değil. Bu noktada reel sektördekilerin karı bizim için önemli. Bunu başarmamız lazım. Eğer reel sektör başarıyı elde edemiyorsa demek ki iyi yolda değiliz. Buna bizim dikkat etmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Erdoğan, kamu maliyesinin nispeten düşük borçluluk oranlarının Türkiye'yi pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştırdığını belirterek, şöyle konuştu:
"Bütçe harcamaları geçtiğimiz yıl 1 trilyon 202 milyar liraya ulaşarak program hedefimizin altında, bütçe gelirleri ise 1 trilyon 29 milyar ile beklentilerin üstünde gerçekleşti. Böylece yılı yüzde 3,6 ile yüzde 4,9'luk bütçe açığı hedefinin altında kapatmış olacağız. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 10,7'lik bütçe açığı verildiği bir dönemde sağladığımız bu başarı takdire şayandır. Sağlık harcamalarındaki ilave artışlar sebebiyle bütçeye gelen bu ilave yüklere rağmen mali disiplinden taviz vermemekte kararlıyız. Bu amaçla 2021 yılı için bütçe açığını milli gelirin yüzde 3,5 seviyesinde tutmayı yeni hedef olarak belirledik. Bütçede oluşturacağımız mali alanı, gerekmesi halinde salgın kaynaklı ilave harcama ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanacağız."
Erdoğan, hizmetleri arttırırken kamu olarak vatandaşın emanet ettiği vergileri en doğru şekilde ekonomik ve verimli kullanacaklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Yatırımlarda kısa sürede sonuç alacağımız üretken alanlara öncelik vereceğiz. Kamuda tasarrufları artırmanın etkili bir yolu da dijital dönüşüme hız vermekten geçiyor. Kamu harcama programlarını düzenli olarak gözden geçirerek verimsiz olanları da kesinlikle tasfiye edeceğiz. Yani verimsiz olanlarla uğraşmanın bir anlamı yok. Vergi politikalarımızı adil, öngörülebilir, sade, yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı teşvik edecek bir temele oturtacağız."
Erdoğan, kayıt dışılık ile etkin mücadeleyi devam ettireceklerini anlatarak, "İktisat tarihi kitaplarına geçecek böylesine zorlu bir küresel konjonktürü 18 yılın birikimi ve tecrübemiz sayesinde başarıyla atlatacağımıza inanıyorum." ifadesini kullandı.