Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Düzce'den birlik çağrısı yaptı!
Düzce'de düzenlenmiş olan Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) 66. Başkanlar Konseyi'nde gazeteciler için birlik çağrısı yapan Genel Başkan Yılmaz Karaca, internet gazeteciliği için uygulanan yaptırımlar ve eşit şartlar verilmemesi hakkındaki duygularını dile getirdi.
Düzce'de 66. Başkanlar Konseyi düzenlenen Türkiye Gazeteciler Federasyonu'nda (TGF) birlik çağrısı yapan Genel Başkan Yılmaz Karaca, “Türkiye Gazeteciler Federasyonu Anadolu basınının sorunlarını çözmek için büyük bir mücadele içinde. Bu yıl federasyonumuzun 25’inci kuruluş yıldönümünü. 25. Yılımızı Ankara’da düzenleyeceğimiz büyük bir programla taçlandıracağız. Federasyon olarak diğer meslek örgütleri ile rekabet değil birlikte hareket etmek için teşebbüslerde bulunduk ve son genel kurulumuzda da böyle bir karar aldık ancak üzülerek söylüyorum ki Türkiye’de bulunan meslek örgütlerinin büyük bir bölümü ya kendisini siyasete vermiş, siyasetin arka kapısında dalavere ile devletten koparacakları paralarla yaptıkları projelerle devleti milleti soyma peşindeler. Bu nedenle de doğru çalışan, düzgün çalışan mesleğinin onurunu ve gururunu korumak için çalışan meslek örgütleri ile iş birliği istemiyorlar. Bizler birlik için çabalıyoruz, kendi sorumumuzdan önce ülkemiz, bayrağımız ve Atatürk ilkesi daha önemli, bu nedenle her zaman için sorunlarımızın yanında ülkenin sorunu ve bayrağımız bizim için çok önemli, birlik beraberlik olması mesleğimizin büyümesinde en büyük neden olacaktır” ifadelerini kullandı.
SANSÜR UYGULANMAK İSTENİYOR
"Sosyal medyada düzenleme ve İnternet Gazeteciliği’’ ile ilgili duygularını dile getirerek konuşmalarına devam eden Genel Başkan Yılmaz Karaca, “Ne yazık ki yeni bir sansür uygulanmak isteniyor. Televizyon ve radyolar için ayrı yasa çıkarılırken, İnternet Gazeteciliği Basın Kanunu’na adapte edilmek istenmesini, gazetecilerin eleştirel yazıları sonucu başına geleceklerle ilgili aba altından sopa gösterilmesini, Devlet eliyle gazeteci olmayanlara onurumuz olan, kimliğimiz Sarı Basın Kartı’nın dağıtılmasını, daha doğrusu meslek örgütleri yerine kamunun kimin gazeteci-kimin değil sorusuna karar vererek Basın Kartı vermesini; bütün bu kararlar alınırken meslek örgütlerinin ve özellikle 71 Cemiyet-dernek ve onların 20 binin üzerinde üyesini barındıran Türkiye’nin en güçlü meslek örgütlenmesi TGF’nin görüşünün dahi alınmamasını; üstelik meslekleri gazetecilik olmayan amaçlarının ne olduğunu bilmediğimiz meçhul kişilerin muhatap alınmasını kabul etmiyoruz. Adı sarı olan ama rengi değiştirilen Sarı Basın Kartı süresi dolan ve yenilenme için yapılan başvurulara yanıt verilmezken, adı süresiz olmasına rağmen kullanım süresi konulan Sürekli Basın Kart’larında da yenileme başvuruları aylarca gerçekleştirilmemektedir. Bu sorun bir an önce halledilmelidir. Hükümetin basını susturma çabaları sürerken, Anadolu’daki durum gerçekten vahimdir. Uydu bedellerini ödeyemeyen TV’ler bir bir kapanırken, koca ülkede 23 ilde sadece 35 TV kalmıştır. Gazete girdilerindeki sürekli artışlar ve döviz kurları kurbanı gazeteler matbaalarını bir bir satmak zorunda kalırken, Anadolu’daki beş yıl önce 1900 olan yerel gazete sayısı 800’lere düşmüştür. Gazetelerin bu duruma düşmesinin nedenlerinden biri de, gazetelere olur-olmadık kurallar getiren Basın İlan Kurumu’dur (BİK). Yaygın basını da ilgilendiren gazete dağıtımında ortaya çıkan tekelleşme, dağıtımın tek elden yapılması Türk Basını’na yakında en büyük darbeyi vuracaktır." dedi.
Başkanlar Konseyi'nde söz hakkı alan Düzce Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Tayhan da “Sizleri Düzce’mizde ağırlamak bir şereftir, çünkü eli kalem tutan gazetecilerin bizim nazarımızda değeri var, önemi var. Aslında biz birbirimizin değerini bilmiyoruz, Türkiye’de gazeteciler birbirinin değerini bilmiş olsa zaten medyanın içinde bulunduğu durum böyle olmazdı. Önce biz birbirimize sahip olacağız, kenetleneceğiz, başkasından medet beklemeyeceğiz. Yaşadığımız sıkıntı gerçekten can sıkıcı ama gelecek için umutlarımız var” açıklamalarında bulundu.