Uğur Mumcu 27. ölüm yıl dönümünde anılıyor. İşte sözleriyle Uğur Mumcu...
Uğur mumcu kimdir? Nereli? Kitapları neler? Ölüm tarihi ne zaman? Neden ve nasıl öldü? Uğur Mumcu sözleri nelerdir? soruları ölüm yıl dönümünde araştırılmaya başlandı. Biz de sizler için bu merak edilenleri derledik. İşte tüm detaylar...
Uğur Mumcu ölüm yıl dönümünde araştırılıyor. Peki Uğur mumcu kimdir? Nereli? Kitapları neler? Ölüm tarihi ne zaman? Neden ve nasıl öldü? Uğur Mumcu sözleri nelerdir? Tüm merak edilenler haberimizde...
UĞUR MUMCU KİMDİR?
Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942'de Nadire ve Hakkı Şinasi Mumcu'nun oğulları olarak Kırşehir'de dünyaya geldi. Dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu. Tapu Kadastro memuru olarak çalışan Hakkı Bey'in görevi nedeniyle burada dünyaya gelen Mumcu'nun ailesi aslen Ankara'lıydı. Bu yüzden eğitimini Ankara'da tamamladı. Önce Devrim ardından Ulubatlı Hasan İlkokullarını ve Cumhuriyet Ortaokulu'nu bitiren Mumcu, çok aktif bir öğrenciydi. Lise eğitimini Deneme Lisesi'nde alan Uğur Mumcu daha sonrasında, 1961'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi ve 1965'te tamamladı.
Henüz öğrenciyken 26 Ağustos 1962'de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü'nü alan Mumcu, 1963'de Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği'ne Başkan seçildi. Uğur Mumcu 1965'de avukat olarak mezun oldu. Cemal Reşit Eyüpoğlu'nun yanında avukatlık yapmaya başladı. Aynı yıl 18 Haziran'da "Biz Anayasayı Savunuyoruz. Ya Siz?" başlıklı makalesi Yön Dergisi'nde yayımlandı. 30 Haziran 1967'den itibaren "Kitap Toplatmak Anayasaya Aykırıdır" başlıklı yazısıyla Kim Dergisi'nde de yazıları yayımlanmaya başlayan Mumcu'nun, 18 Ağustos'taki "Anayasaya Saygı" başlıklı yazısıyla birlikte Akşam Gazetesi'nde de incelemeleri yayımlanmaya başlandı.
1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde İdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanı olarak çalıştı. 1969-1971 yılları boyunca Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi'nde yazılarını yayımlamaya devam etti. 15 Temmuz 1969 itibariyle Milliyet Gazetesi'nde de incelemeleri yayımlanmaya başlandı.
Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek" ve "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri Cezaevi'nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkûm edildi.
Fakat Yargıtay bu kararı bozdu. 10 Ekim 1972'de serbest bırakıldı ve hemen askerlik görevine alındı. Tuzla Piyade Okulu'nda verilen 3 aylık eğitimden sonra, okul yönetimi tarafından "kötü hal ve düşünce sahibi" şeklinde suçlandı ve "er" çıkarıldı. Ardından da Ağrı'nın Patnos ilçesine gönderilen Mumcu, 31 Ocak 1974'te askerliğini sakıncalı piyade eri olarak tamamladı.
İlhan Selçuk dahil birçok Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve çalışanıyla birlikte 1991'de gazeteden ayrılan Mumcu, 1992 yılında 1 Şubat gününden 3 Mayıs'a kadar Milliyet Gazetesi'nde yazdıktan sonra, yönetim değişikliği yapılmasıyla 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet Gazetesi'ne döndü.
UĞUR MUMCU NASIL ÖLDÜ?
Uğur Mumcu, 1993'de kendisine düzenlenen bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. 24 Ocak günü, arabasına kurulan ve patlama gücü yüksek C-4 plastik patlayıcısından oluşan harekete duyarlı bombanın patlamasıyla katledilen Mumcu'nun cinayet failleri hala bulunamadı.
UĞUR MUMCU SÖZLERİ NELERDİR?
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz.”
“Biz siyaset bakımından karşıtlarımıza özgürlük tanımazsak birer gizli faşistiz demektir.”
“Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur.”
“Bu masum insanlar Yahudi de olur, Arap da, Hristiyan da. Ölenlerde ırk, din ayrımı yapılmaz. Ölen insandır.”
“Milliyetçilik, ‘vatan, millet, Sakarya, kan, ırk, bayrak’ edebiyatı mıdır, yoksa ulusun çıkarlarını, onurunu herkese karşı savunmak; yani tam bağımsızlık mıdır? Ülkenin onuru ayaklar altında çiğnenirken, ‘vatan, millet, bayrak’ edebiyatını yani milliyetçiliği sadece kitleleri uyutmak, kandırmak için kullanıp aslında bütün bu değerleri salt kendi siyasal ya da bireysel-sınıfsal çıkarları için kullanmak milliyetçilikse, bunun karşıtı nedir?”
“Gerçekte vicdan özgürlüğü, gerçekte demokrasi laik toplumda meydana gelir. Çünkü anti-laik toplumda dince kutsal sayılan kavramlar, siyasal amaçlar için her gün sömürülür. ya da Türkiye’de olduğu gibi Arap sermayesi tarafından Türkiye’de kurulan banka sistemlerinde olduğu gibi mali çıkarlar açısından sömürülür. Bu bir sömürüdür. Mustafa Kemal de dinin gerçek yerine oturtulması, Allah ile kul arasında bir kutsal duygu olarak korunması amacıyla laikliği getirmiştir. İngiliz emperyalizminin, Arap kapitülasyonunun aracı olmaması ve siyasi sömürü aracı olmaması için. ”
“Gerçekte vicdan özgürlüğü, gerçekte demokrasi laik toplumda meydana gelir.”
“Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar.”
“İmam-hatip liselerini bitirenler neden ilahiyat fakülteleri ve İslam enstitülerine gitmiyorlar da ille de kaymakam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar? Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor? ”
“Bir ulus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğiliminde ise, o kadar sağlam, o kadar hoşgörülü ve demokrat yapıda olur.”
“Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi… Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi…”
UĞUR MUMCU ÖDÜLLERİ NELERDİR?
1962 Yunus Nadi Ödülü ("Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle)
1979 Türk Hukuk Kurumu Yılın Hukukçusu Ödülü
1979 Çağdaş Gazeteciler Derneği Yılın Gazetecisi Ödülü
1980 & 1987 Sedat Simavi Vakfı Kitle Haberleşme ve Gazetecilik Ödülü
1980, 1982 & 1992 İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Ödülü (inceleme dalında)
1983 İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Ödülü (röportaj ve seri röportaj dalında)
1984, 1985 & 1987 Nokta Dergisi Yılın Doruktaki Gazetecisi Ödülü
1987 İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Ödülü (güncel yazılar dalında)
1987 Cumhuriyet Gazetesi Örnek Gazeteci Ödülü (Rabıta Olayı dolayısıyla)
1988 Cumhuriyet Gazetesi Bülent Dikmener Haber Ödülü
1993 Nokta Dergisi Doruktakiler Basın Onur Ödülü
1993 Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü
UĞUR MUMCU ESERLERİ NELERDİR?
Kaleme aldığı çok sayıda eserleri ile Türk toplumunun önemli değerlerinden biri olan Uğur Mumcu’nun ilk eserleri arasında Mobilya Dosyası, Suçlular ve Güçlüler isimli kitapları yer almaktadır. Gazetecilik ve yazarlık alanlarında kaleme aldığı birçok eseri ödüle layık görülmüş ve ilk ödülünü 1962 yılında yazdığı Türk Sosyalizmi adlı makalesi ile almıştır. Uğur Mumcu yaşadığı dönemde verdiği başarılı eserleri ile pek çok ödül almış olmasının yanında, ölümünün ardından da eserleri yaşatılmış ve birçok ödülü de öldükten sonra almıştır.
1978’de Büyüklerimiz adlı kitabını yayımlayan Mumcu, 1979’da Çıkmaz Sokak ve 1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak amacıyla yazdığı “Silah Kaçakçılığı ve Terör” adlı kitapları yayımlandı.
Papa’yı öldürme girişimi ile bilinen Mehmet Ali Ağca’yı inceleyen Mumcu’nun konu hakkındaki çalışmaları 1982’de Ağca Dosyası adıyla yayımlandı. 1983’de Ağca'yla ceza evinde bir röportaj yapan Mumcu, sonra Papa-Mafya-Ağca adlı kitabını yayımladı. 1987’de büyük ses getiren ve araştırmacı gazeteci kimliğini zirveye taşıyan Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları yayımlanan Mumcu’nun, 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 adlı kitabı yayımlandı.
Uğur Mumcu'nun diğer önemli eserleri ise; Bir Pulsuz Dilekçe (1977), Büyüklerimiz (1978), Tüfek İcad Oldu, Söz Meclisten İçeri (1981), Terörsüz Özgürlük, Liberal Çiftlik, Devrimci ve Demokrat, Aybar ile Söyleşi, İnkılap Mektupları, Rabıta, Söze Nereden Başlasam, 12 Eylül Adaleti, Eğilmeden Bükülmeden, Bir Uzun Yürüyüş, Bomba Davası ve İlaç Dosyası, Tarikat-Siyaset-Ticaret, Kazım Karabekir Anlatıyor, 40’ların Cadı Kazanı, Gazi Paşa’ya Suikast, Bu Düzen Böyle mi Gidecek? ve Sakıncasız'dır.