Ünlü sosyolog Prof.Dr.Şerif Mardin hayatını kaybetti
Ünlü sosyolog ve siyaset bilimci Prof.Dr. Şerif Mardin hayatını kaybetti.
Ünlü sosyolog ve siyaset bilimci Prof.Dr. Şerif Mardin hayatını kaybetti. Türkiye'nin en önemli sosyologlarından olan Mardin, Türk modernleşmesi, din ve siyaset, Osmanlı'nın son dönemindeki siyasi gelişmeler ve Jöntürkler üzerine yaptığı çalışmalar ile biliniyordu. Mardin 2007 yılında gazeteci Ruşen Çakır ile yaptığı röportajda kullandığı 'mahalle baskısı' kavramı ile de Türkiye'de gündem yaratmıştı. Şerif Mardin'in cenazesi yarın Yeniköy Camii'nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazından sonra defnedilecek.
GÖREV YAPTIĞI ÜNİVERSİTEDEN AÇIKLAMA
Şerif Mardin’in vefatının ardından görev yaptığı İstanbul Şehir Üniversitesinden yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, "Türkiye’nin yetiştirdiği en saygın akademisyenler arasında yer alan İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Mardin, 6 Eylül’de İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede vefat etmiştir." denildi.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“90 yaşında yaşamını yitiren Prof. Dr. Şerif Mardin’in cenazesi, yarın öğle namazını müteakip İstanbul Yeniköy Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından defnedilecektir.
Türkiye’de din ve modernleşme, sivil toplum, ideoloji, merkez-çevre ekseninde yaptığı öncü ve çığır açıcı bilimsel çalışmalarıyla bizlere eşsiz bir miras bırakan Prof. Dr. Şerif Mardin’i, her zaman sevgi ve saygıyla yad edeceğiz.
İstanbul Şehir Üniversitesi olarak, Şerif Mardin’e Allah’tan rahmet; ailesine, akademi dünyamıza, bütün sevenlerine, ŞEHİR camiasına ve ülkemize başsağlığı diliyoruz.”
Mahalle Baskısı terimi ona ait
Şerif Mardin, 2007'de Vatan Gazetesi'nde ' Ruşen Çakır' la yapılan bir röportajda 'mahalle baskısı' kavramını ortaya attı. Bu kavram o dönemde çok tartışıldı ve Türkiye literatürüne girdi.
ŞERİF MARDİN KİMDİR?
Şerif Mardin’in Hayatı
Şerif Mardin 1927 yılında istanbul’da doğmuştur. Galatasaray Lisesi’nde başladığı orta öğrenimini Amerika Birleşik Devletleri’nde tamamlamıştır. Lisans öğrenimini 1948 yılında Stanford Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde; Yüksek Lisansını 1950 yılında John Hopkins Üniversitesi Uluslararası ilişkiler Bölümü’nde ve Doktorası nı 1958 yılında Stanford Üniversitesi Hoover Enstitüsü Siyaset Bilimi Bölümü’nde tamamlayan Şerif Mardin, 1954-1956 yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olarak görev yapmıştır. 1957 yılında Hürriyet Partisi’nde genel sekreterlik görevini üstlendiği dönemde 1954-1966 yılları arasında yazılarının yayınlandığı ve dönemin en önemli dergilerinden biri olan Forum Dergisi’ndeki yazarlık faaliyetlerine başlamıştır (Kayalı 1983). 1958-1961 yılları arasında Princeton Üniversitesi fiark Çalışmaları Bölümü’nde Doktora Sonrası Araştırmacı; 1960-1961 yılları arasında ise Harvard Üniversitesi, Orta Doğu Enstitüsü’nde araştırma bursu kapsamında çalışmalar yapmıştır. 1961- 1972 yılları arasındaki dönemde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Doçent ve ardından Profesör unvanları ile akademik yaşamını sürdüren Şerif Mardin, Türkiye’de ve yurt dışında birçok üniversitede misafir profesör olarak akademik ve idari hizmetlerde bulunmuş, 1967-1970 yılları arasında Türkiye Sosyal Bilimler Derneği kurucu başkanlığı görevini yürütmüştür. 1973-1991 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi iktisadi idari Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanı ve Siyaset Bilimi Bölümü’nde Profesör olarak görevler alarak Türkiye’deki sosyal bilimsel düşün açısından çok önemli katkılarda bulunmuştur. Forum Dergisi yazarlığı ve Hürriyet Partisi Genel Sekreterliği gibi akademik bir perspektifi göz ardı etmeksizin giriştiği siyaset alanındaki çalışmalarının ardından 1994 yılında kurulan Yeni Demokrasi Hareketi’nin kurucu üyeleri arasında rol almıştır. Şerif Mardin’in 1962 yılında Princeton University Press’ten “The Genesis of The Young Ottoman Thought” (Yeni Osmanlıların Düşünsel Yapıtları) adıyla yayınlanan Stanford Üniversitesi Hoover Enstitüsü’ndeki “The young Ottoman movement: a study in the evolution of Turkish political thought in the nineteenth century” başlı klı doktora çalışmasının genişletilmiş hali ve 1964 yılında yayınlanan “Jön Türklerin Siyasi Fikirleri: 1895-1908” başlıklı çalışmaları başta gelmek üzere Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’ndeki akademik iklim ve Forum Dergisi’nde- ki yazarlık deneyimleri, daha sonraki çalışmalarının ana eksenini teşkil eden “Türk Modernleşme Problematiği” ve “Türk Siyasal Yaşamı” konusundaki çalışmaları açı- sından önemli kavşak noktalarını teşkil etmektedir.
Sosyal Bilim Anlayışının Genel Özellikleri
Şerif Mardin’in, çalışmaları genel anlamda değerlendirilecek olursa eserlerindeki yöneliminin giderek artan oranda Weberci, Foucaultcu ve Bourdiuecu çizgilerle paralellikler taşıyan; “socious” temelli; toplumun nesnel ve öznel gerçeklik düzeylerine yönelik göstergebilimsel bir sosyo kültürel analizi ön plana çıkaran metodolojik bir eğilim barındırdığı görülmektedir.
Çalışma Alanlarının Genel Çerçevesi
Şerif Mardin’in sosyal bilimler alanındaki çalışmaları şu ana çizgiler üzerinden de- ğerlendirilebilir: • Düşünce tarihi • Sosyal bilimler • Siyasetbilim, siyaset teorisi, siyaset felsefesi, siyaset sosyolojisi, siyasi kültür • Tarih; sosyal ve siyasal tarih • Sosyoloji; sosyo-kültürel yapı: nesnel (yapısal/makro)-öznel (inşacı/mikro) boyutlarıyla toplum imgesi, yapı-birey-kültür-gelenek-fikir-kimlik (özellikle de kolektif kimlik) ilişkileri, bilgi sosyolojisi; ideoloji-kültür-sembolik elitler-kitle toplumunda sosyo-bilişsel dinamikler, göstergebilim, edebiyat sosyolojisi • Ekonomi • Psikoloji; sosyal psikoloji Temel Kavramları ve Sorun Alanları Türk Düşünce Tarihi’ne yönelik değerlendirme girişimlerinde Şerif Mardin geçmiş dönemin birikiminden nasıl yararlanılabileceği ve geçmiş dönemin bütünsel bir zincirin halkaları üzerinden bütünlüklü bir çerçevede nasıl anlaşılır kılınabileceği konusu ile ilgilenmiştir. Türk entelektüel hayatında, normatif ve hukuk temelli sosyal bilim geleneklerinin etkilerinin ön plana çıkmış olduğu bir dönemde (Kayalı, 2002: 194), bu eğilimlere karşı toplumsal-kültürel öğelerin iç-dinamiklerinin belirleyiciliklerini vurgulayan bir yaklaşımla, çok yönlü entelektüel bir kaygıdan hareketle din, ideoloji ve kültür konularına ağırlık verdiği (Uluocak, 2008: 177) görülmektedir. Genç Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu (1962) isimli çalışmasının en önemli tespiti, Genç Osmanlıların siyaset felsefesinin Aydınlanma öncesi bir felsefe olduğu yolundadır. Şerif Mardin (2001:s.42), Genç Osmanlılara yönelik çalışmasında, toplumsal muhayyilenin “yeni” öğelerle de olsa “sıfırlaşarak” çalışamayacağını, “yeni” nin ancak eskiden çıkacak bir değişmede yer alabileceği varsayımından hareket etmiştir. Şerif Mardin Jön Türklerin Siyasi Fikirleri (1895-1908) başlıklı çalışmasında Türk Modernleşme sorunsalının öncül aktörlerinden olan Jön Türkleri, içinde bulundukları dönemin siyasal-sosyal-ekonomik ve sosyo bilişsel özellikleri açısından analiz eden temel bir eser ortaya koymuştur. Şerif Mardin’e göre 19. yüzyıl Osmanlı Türk Düşüncesinin en belirgin özelliklerinden biri devlet için “en kısa vadeli ve pratik” çözüm yollarını arama eğiliminde belirginlik kazanmaktadır ki bu eğilim bu gün de devam etmektedir. Karl Mannheim’ın kategorileri açısından ele alındıklarında Mardin (1964: 229)’e göre Jön Türklerde kesin bir şekilde ortaya çıktığı ifade edilebilecek kategorik nitelik “muhafazakarlık”tır ve Mannheim’ın yaklaşımını aşan bir biçimde bu muhafazakârlı k türünün “sivil bürokratik” ve “askeri” olmak üzere Osmanlı toplumunda iki kategori tarafından oluşturulduğu görülmektedir. Mardin (1992: 19)’e göre modern siyasal bilimlerin yapmaya çalıştığı şey; normatişe ampirik olan arasındaki farklılığı açığa çıkarmaktır. Bu vurgusu Din ve ideoloji başlıklı çalışmasının önsözünde Weberci eğilimlerine karşın ön plana çıkardığı bağlamsal stratejik bir davranışsalcı pozitivizm önerisi ile belirginlik kazanmaktadı r. Türk Düşünce hayatındaki genel eğilimlerden biri, insanların kitle halinde belirli bir düşünceyi benimseme eğilimi içinde olmalarıdır.
Toplumsal Yapı- Kültür ilişkisi ve “Toplum Haritaları”
Şerif Mardin (1992: 8)’e göre, toplumsal yapılar elle dokunulur varlıklar değil, (insan ilişkilerinde temellenen) analitik inceleme araçlarıdır. Bireyler kendi toplumları içindeki diğer kişilerle ve özellikle de yakın oldukları gruplarla paylaşmış oldukları bir “toplum haritası” çerçevesinde anlaşabilmektedirler ki Mardin (2006: 19-20), az veya çok açık bir “simge dağarcığı” yoluyla toplumdan insana, kuşaktan kuşağa geçen bu simgesel mekanizmalar bütününü “kültür” olarak adlandırmaktadı r. Sosyal bilimlerde, Mardin (2005b: 22)’in de dikkat çekmiş olduğu gibi, “kültür” kavramı, bazı sosyal bilimciler için, sosyal yapı anlamına gelmekte iken diğer bir grup sosyal bilimci için ise kültür; sosyal yapıyı sürdüren süreçler bütünü olarak değerlendirilmektedir. Şerif Mardin sosyolojisinde yapı ve süreçler bütünü olarak kültür kavramsallaştı rmasının eklemlendiği bir diğer kavram çifti, “büyük” ve “küçük” kültürel gelenek farklılaşması ile ilişkilendirilmiştir. Şerif Mardin (2005b: 27)’e göre 19. yüzyılın başında kültür bakımından “küçük” ve “büyük” geleneklerin bütünleşemedikleri bir durum söz konusudur. Osmanlı imparatorluğu’nda, “büyük” ve seçkinlerden teşekkül eden kültürde sosyal seferberlik açısından “evrensel değerler” daha kolay zemin bulmuşken, halk tabakalarında ve mahalle birimlerinde etkisini sürdüren ve “devletin üstlenmediği birçok fonksiyonu üstlenmiş durumda bulunan cemaat” yapı larının modernleşme sürecine katılımları zaman almıştır. Şerif Mardin’in “merkez-çevre” modeli içinde temel oluşturan bu dinamikler, modernleşmenin ilerleyen aşamalarında, seferberlikçiler ile tutucular arasındaki bir gerilimde belirginlik kazanmış, modernlikçiler arasında dahi halk katmanlarının “cemaatçi” değerleri ile modernliğe katılan ve bu “halk değerleri” ile tanışıklığını siyasi sermaye haline getiren bir “elit” ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sosyal bilimler alanında kaçınılması gereken eğilimlerden biri sosyal bilimin iktidara yanaşma veya aksine iktidarı fethetme aracı olarak görülmesidir. Simgeler toplum hayatında üç açıdan önem taşımaktadırlar; birincisi, toplum haritalarının öğrenilmesi sürecinin önemli bir parçasını oluştururlar; ikinci olarak değer yüklüdürler ve üçüncü ve son olarak da bu söz konusu simgeler ideoloji ve bilginin kültürel şekillenmesi ile çok yakından ilgilidirler.
İdeoloji
Şerif Mardin (2006: 19-20)’e göre “ideoloji” gerçeği “kültür” gerçeği ile çok yakından ilintilidir ve ideolojinin saygınlığı da “kültür” mekanizmasının esaslarına dayalı olarak gelişmektedir. ideoloji büyük ölçüde, simgesel düşüncenin toplum hayatımızda oynadığı role bağlı olarak, “kültür kodları”, “mitoslar” ve “din”olgusu ile sosyo-bilişsel açı- dan ortak mekanizmalara sahip ve çok yakından ilintili (Mardin, 2006: 117) bir fenomendir. Mitosları saptamak nispeten kolay bir girişim iken Mardin (2006: 115)’e göre toplum hayatını mitoslardan daha kapsamlı bir şekilde belirleyen, bazı etkin “sembol kümeleşmeleri” bulunmaktadır ki bunlar toplumun tarihsel süreç içinde işlenmiş, toplumun tümüne mal olmuş ve kurumlar yoluyla devam ettirilen “kültür kodları” na karşılık gelmektedir. Şerif Mardin, ideolojileri “sert” ve “yumuşak” olmak üzere iki ayrı kategoride değerlendirir. Özellikle “yumuşak” ideolojilerin oynayabilecekleri rollere yaptığı vurgu dikkat çekicidir. Sert ideolojiler: sistematik bir şekilde işlenmiş, temel teorik eserlere dayanan, seçkinlerin kültürüyle sınırlandırılmış, muhtevası kuvvetli bir yapı ya karşılık gelmektedirler. Yumuşak ideolojiler ise kitlelerin daha çok şekilsiz inanç ve bilişsel (cognitive) sistemlerini ifade eden, vaziyet alış- tutumları (attitude) ifade etmektedir. Vaziyet alış (attitude) (tutum), “bir insanın – dünyanın diğer görünüşlerinden ayırt ettiği bir dünya görüşü karşısında- davranışlarından çıkarılmı ş psikolojik süreç örgütlenmesidir” (Mardin, 2006: 14). Mardin; (2006: 120)’in yaklaşımında, ideoloji adı verilen bu yapı, daha önceki toplumsal oluşumlardan farklı bir toplumsal durumun özel koşullarına bağlı olarak gündeme gelmiş olan, kitle toplumları içinde, kitap, dergi, yeni ulaşım olanakları çerçevesinde inşa edilen, kapsamlı “iletişim” ağları içinde şekillenen “sembolleştirme türü” kümesini ifade eden bir kapsamda değerlendirilmektedir.
ESERLERİ:
Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908 (1964), Din ve İdeoloji (1969), İdeoloji (1976), Türkiye’den Toplum ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1990), Siyasal ve Sosyal Bilimler (Makaleler derlemesi, 1990), Türkiye’de Din ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1991), Türk Modernleşmesi (Makaleler derlemesi, 1991), Religion and Social Change in Modern Turkey. The Case of Bediüzzaman Said Nursi (1989) [Bediüzzaman Said Nursi Olayı / Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişim (1992)], The Genesis of Young Ottoman Thought (1962) [Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu (1996)], Etik, Din ve Laiklik, (1995).