Uzmanından "akrabalarda parkinson öyküsü bulunan kişilerde hastalığın görülme oranı daha yüksek"

Çamlıca Erdem Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Rıza Caferzade yaptığı açıklamada, anne babada veya yakın akrabalarda parkinson öyküsü bulunan kişilerde hastalığın görülme oranı, toplumun geneline kıyasla daha yüksek olduğunu belirtti.

Uzmanından "akrabalarda parkinson öyküsü bulunan kişilerde hastalığın görülme oranı daha yüksek"

Çamlıca Erdem Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Rıza Caferzade, "Daha genç yaşta görülen parkinson hastalarında genellikle genetik faktörler rol oynar." ifadelerini kullandı.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Caferzade, anne babada veya yakın akrabalarda parkinson öyküsü bulunan kişilerde hastalığın görülme oranı, toplumun geneline kıyasla daha yüksek olduğunu belirtti.

bg8787.jpg

HER 100 KİŞİDEN BİRİNİN PANKİNSON HASTASI OLDUĞU AÇIKLANDI

11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü’ne açıklamalarda bulunan Caferzade, "Parkinson hastalığı genellikle 40-75 yaşları arasında, sıklıkla da 60 yaşın üzerinde başlıyor." ifadelerini kullandı.

Caferzade, beyindeki dopamin maddesi beyin hücrelerinin birbirleriyle haberleşmesini, koordinasyonunu ve kişinin hareketlerinin kontrolünü sağlayan, nöromodülatör rol oynayan bir molekül olduğunu kaydetti.

Rıza Caferzade, "Parkinson hastalığı bu maddeyi üreten hücrelerin bozulması sonucu ortaya çıkar. Dopamin seviyesinin anormal derecede düşmesi hareketlerde yavaşlama, titreme, kaslarda sertleşme, duruş ve denge bozuklukları, konuşma güçlüğü gibi belirtiler ortaya çıkarır." değerlendirmesinde bulundu.

Yapılan araştırmalara göre, 65 yaş üzeri hastalarda her 100 kişiden birinin parkinson hastası olduğunu açıklayan Caferzade, "Daha genç yaşta görülen hastalarda genellikle genetik faktörler rol oynar. Anne babada veya yakın akrabalarda parkinson öyküsü bulunan kişilerde hastalığın görülme oranı, toplumun geneline kıyasla daha yüksek." ifadelerini kullandı.

Hastalığın seyrinde beyin hücrelerinin normalden daha hızlı kaybedildiğini belirten Caferzade, şunları kaydetti:

"Hastalık genellikle sinsi başlar, belirtiler yıllar içinde ilerler. Bu nedenle kişi genelde hastalığın ne zaman başladığını söyleyemez. Zamanla semptomlar belirgin hale gelir ve daha da ilerledikçe kişinin günlük yaşam aktivitelerini yapması zorlaşarak işlevselliği azalabilir. Hastaların bize başvurmalarının en sık nedeni hareketlerde yavaşlama ve titremedir. Parkinson teşhisi koyulan hastaların yaklaşık yüzde 80’inde titreme görülür. El ve ayak gibi uzuvlarda başlayan titreme zamanla kol ve bacaklara yayılabilir. Hatta bazen dili, dudakları, çeneyi de etkileyebilir. Bu belirtilerin gözlemlenmesi durumunda vakit kaybetmeden bir nöroloji uzmanına başvurulması gerekir. Kaslardaki sertleşmeler nedeniyle tek taraflı omuz ağrısı da parkinson hastalığının erken belirtilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. İlerleyen evrelerde denge kaybı ve düşmeler önemli bir sorun haline geliyor.

"YAVAŞ İLERLEYEN BİR HASTALIK OLMASI NEDENİYLE TEDAVİDE HASTAYLA BERABER UZUN YILLAR İŞ BİRLİĞİ YAPILMASI GEREKİYOR"

Ayrıca harekete başlamada güçlük çekme ve aniden ayakları yere yapışmış gibi donup kalma da hastalarımızda rastladığımız bulgulardan. Genel muayenede hastadaki belirtilere, hastanın tıbbi öyküsüne bakılarak parkinson tanısı koyuyoruz. Parkinsonun uzun süreli, yavaş ilerleyen bir hastalık olması nedeniyle tedavide hastanın ve ailesinin hekimle uzun yıllar iş birliği yapması gerekiyor. Bununla birlikte tedavi aşamasında hastanın eksik dopamin seviyesinin tamamlamasına yönelik uygun ilaç veriyor ve bu ilaçların düzenli olarak kullanılmasını bekliyoruz. İleri evrelerdeki hastalar ve medikal tedaviye yanıt vermeyenlerde cerrahi tedaviler iyi bir seçenek olabiliyor. Son yıllarda geliştirilmiş olan ve ülkemizde de uygulanan ameliyatlarla vücuttaki titremelerin giderilmesi ve hastaların yardıma ihtiyaç duymadan hayatını idame ettirebilmeleri sağlanıyor."

Parkinsonda tıbbi tedavinin yanı sıra egzersizin öneminin de altını çizen Rıza Caferzade, fiziksel engeli olmayan hastaların hareketli bir yaşam tarzını benimseyerek uzun hastalık seyriyle daha iyi başa çıkabildiklerini açıkladı.

Caferzade, "Biz de bu anlamda hastanın ihtiyaçları ve hareket kabiliyetleri doğrultusunda egzersiz yapmasını öneriyoruz. Egzersizin kişinin kendisini daha iyi hissetmesinin yanı sıra kas sertliği ve hareket yavaşlığı üzerinde de olumlu etkisi bulunuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak:AA

1
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT