Ya sabır!
YA SABIR! Söze "Ya sabır" ifadesiyle başlamak zorunda kalmak hoş olmasa da bugünün gerçeği ve geçer duası bu olsa gerek.
Topyekün insanlığın yine insanlar eliyle sınandığı bir dönemin yaşayanları olarak zor günlerden geçiyoruz. Belki de gün için de defalarca sabra ihtiyaç hissediyor ve Ya Sabır çekiyoruz.
Hayatın tamamı olmasa da devamı adına çok önemli bir ayağı olan ekonomik durum, bütün insanlık için sıkıntı verici bir noktaya doğru koşarak gidiyor. İnsan olmanın siyahı beyazı olmadığı gibi ekonomik varlık ihtiyacının da siyahı beyazı yok. Dünyanın neresinde olursa olsun her hangi bir insan hayatını devam ettirmek üzere ekonomik ihtiyaçlarla donatılmış durumda. Zira yaratan öyle murad etmiş. Dünya hayatının yaşanma şekli kişinin gayretine, mücadelesine bırakılmış. Bu yüzden de ekonomik durum önemli.
Hemen hiç birimizin tahmin edemeyeceği bir şekilde elle tutulmayan, gözle görülmeyen bir varlık, bütün dünyanın ekonomisini alt üst etti. En büyük alt üst oluş da gelecek kaygısı olarak kendini gösterdi. Bir insanın yaşama amacını yok eden gelecek kaygısı, durduk yerde ortaya çıkmadı elbette. Kimilerine göre; kendini dünyanın sahibi olarak gören ve dünya ekonomisine hakim bir takım ailelerin uzun soluklu çalışmalarının sonucu olan bu durum, kimilerine göre de çizgiden çıkmış insanlığa Allah'ın takdir ettiği bir ceza.
İçinde bulunduğumuz halin adı nasıl konulursa konulsun asıl önem arzeden tarafı yaşadığımız gerçekler. Bu gerçeklerin başında ölümü gösterip sıtmaya razı etmek gibi bir hal içine sokulmuş olmamız geliyor. Her an virüs tehlikesi altında bir hayat yaşamak zorunda olmak insanın psikolojisini al üst ediyor. Toplumsal bağlarımız, aile bağlarımız, dostluk bağlarımız neredeyse kopma noktasına geldi. Yaşlılarımız sağlıklarını korumak gerekçesiyle bir nevi tecrit hayatı yaşıyor. Ölüm korkularının ruhsal çöküntüsü de işin başka bir yönü.
Şimdilik tek liman YA SABIR.