Yarbay Ali Tatar kimdir, nereli? Yarbay Ali Tatar kaç yaşında ve ne zaman öldü? Yarbay Ali Tatar'ın biyografisi
FETÖ’nün kumpasları sürecinde hakkında ikinci kez tutuklama kararı verilmesinin ardından intihara kalkışan Yarbay Ali Tatar, internette Yarbay Ali Tatar kimdir, nereli? Yarbay Ali Tatar kaç yaşında ve ne zaman öldü? sorularıyla sıkça aratılıyor. İşte Yarbay Ali Tatar'ın biyografisi...
Yarbay Ali Tatar kimdir, nereli? Yarbay Ali Tatar kaç yaşında ve ne zaman öldü? soruları şu sıralar internet mecrasında en çok aratılanlar arasında yerini aldı. Biz de Yarbay Ali Tatar ile ilgili detayları haberimizde yer verdik. İşte Yarbay Ali Tatar'ın biyografisi...
YARBAY ALİ TATAR KİMDİR, NERELİ?
Ali Tatar 1967 yılında Ankara'da dünyaya geldi. İlk, orta ve liseyi Ankara Keçiören'de okuyan Ali Tatar, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden mezun oldu. Ali Tatar, burada master yaptı. Ali Tatar, 1989 da açılan sınavı kazanarak eğitim uzmanı olarak teğmen rütbesiyle Deniz Kuvvetlerine katıldı.
Deniz Kuvvetleri bünyesindeki astsubay hazırlama okulu Ali Tatar'ın ilk görev yeri oldu. Tayin olduğu Karamürsel Egitim Komutanlığında eğitim plan program şube müdürlüğü yaptı. Ali Tatar, Deniz lisesi ve Deniz Harp Okulu Öğretim Başkanlığı bünyesinde kısım amirliği ile şube müdürlüğü yaptı. Son görev yeri olan Beylerbeyi Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığında, Okullar Eğitim Yönetim Şube başkanlığı yapmaktaydı. Görevleri devam ederken karşın yüksek lisans ve doktora yaptı. Ali Tatar, görev yaptığı birliklerde birçok başarı belgesi ve takdirname ile ödüllendirilmiştir.
YARBAY ALİ TATAR KAÇ YAŞINDA VE NE ZAMAN ÖLDÜ?
5 Aralık 2009’da “Amirallere Suikast” soruşturması kapsamında tutuklanan ve 10 gün sonra tahliye edilen Yarbay Ali Tatar hakkında 3 gün sonra tekrar tutuklama kararı çıkarıldı. Tekrar cezaevine girmek istemeyen 42 yaşındaki Tatar, bir veda mektubu bırakarak 2009 yılında intihar etti.
YARBAY ALİ TATAR'IN VEDA MEKTUBU
Sevgili Nilü ve canım aile üyelerim...
Tam her şeyden kurtulduk derken sizlerden bir ayrılık durumu daha yaşamak durumundayım.
Bu ayrılık ebedi ayrılıktır.
Eğer öbür dünya varsa... İleride orada buluşuruz.
Ben ailemden kimseye küskün değilim.
Hepinizi çok seviyorum.
Hepinize bir hakkım geçtiyse helal olsun.
Sizin de bana hakkınızı helal edeceğinize eminim.
Dediğim gibi bana sakın kızmayın.
Belki bu süreç altı ay, bir yıl sonra geçecek.
Ancak benim buna dayanacak halim yok.
Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım.
Başınızı dimdik tutun!
Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam.
Yaşadıklarımı ikinci defa kaldırmam mümkün değil...
O deliğe bir daha dönmektense mezara girmeyi tercih ederim...
Belki benim ölümüm bu durumda olan başkalarının aydınlığa çıkışına bir ışık olur. Boşu boşuna ölmemiş olurum.
Bu şekilde ölmeyi hiç istemezdim.
Buna en çok karşı çıkan bendim.
Şu anda çok duygusal değilim.
Ağlamıyorum.
Yalnız içim buruk ve kırgın.
Bana bu oyunu oynayanlara ve sahip çıkmayanlara kırgınım.
Beni rahmetli babamın yanına gömün.
Karımı ve kızım Gökçen’imi size emanet ediyorum. Kızımı ve karımı yalnız bırakmayacağınızı, bu işin peşini bırakmayacağınızı biliyorum.
Tek tesellim sizleri son bir defa, hep birlikte görmek oldu.
Gökçen’im, canım kızım derslerine çok iyi çalış.
İyi çalış ve önemli yerlere gel ki, benim hesabımı sorabilesin!
Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez.
Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu, ne yaşayacak bir cumhuriyet, ne de bir ülke bulamayacaksınız.
Şunu bilin ki, en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum.