Yeni parti kuracak Ali Babacan hakkında ortak görüş: Sesi çok cılız çıkıyor!
AK Parti'den ayrıldıktan sonra yeni parti kuracağını söyleyen Ali Baban'ın bir gazeteye verdiği röportaj sonrası, gazeteciler ve iletişimciler Babacan'ın bu kararını değerlendirdi. Gazeteciler röportaj sonrası, Ali Babacan'ın sesinin çok cılız olduğunu ve sıfır iddiayla ortaya çıkan bir parti kuracağının kesinleştiğini belirtti.
Parti kuracağı artık kesinleşen Ali Babacan'ın dün bir gazeteye verdiği röportajı gazeteciler ve iletişimciler değerlendirdi. Gazeteciler Babacan'ın karnından konuşup hiçbir şey söylemediğini ifade ettiler.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun, Ali Babacan'ı kuracağı parti öncesinde verdiği röportajı yerden yere vurdu ve Babacan'ın “Mıy mıy da mıy mıy”demekten başka bir şey demediğini söyledi.
"BABACAN SADECE MIY MIY DİYOR"
Ali Babacan uzun zamandır susunca...
“Adam öyle hazırlıklar yapıyor ki... Galiba Sartre’ın Nobel’i ret konuşması gibi bir konuşmayla işe başlayacak” falan diyordum.
*
Fakat heyhat!
Karar gazetesine kapsamlı bir mülakat veren Ali Babacan, “Mıy mıy da mıy mıy”demekten başka bir şey demedi.
Her cümlede ortaya çıkan belirgin bir ürkeklik!
Her harfe sinen tedirgin mi tedirgin bir eda!
Her kelimeden akan süper heyecansızlık!
Her vurguda beliren riskten kaçma gayreti!
"BÜYÜ ÇARPTI, GİZEM GİTTİ TEPETAKLAK OLUVERDİ"
*
Hey gidi Ali Babacan hey!
Susarken...
Gizemi büyüyle çarparak yükseldikçe yükseliyordun!
Konuştun...
Büyü çarptı, gizem gitti ve aniden tepetaklak oluverdin!
ERDOĞAN, İMAMOĞLU’NA ÜÇ TANE POLİTİK GOL ATTI
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın 30 büyükşehir belediye başkanı ile dün yaptığı toplantı...
Ekrem İmamoğlu’nun kalesine atılmış üç politik goldür.
BİRİNCİ GOL: “Cumhurbaşkanı’ndan randevu istiyorum” diyen Ekrem İmamoğlu’na bütün başkanlarla birlikte randevu vermesi...
İKİNCİ GOL: Ekrem İmamoğlu’nun “Katılmıyorum, protesto ediyorum” falan demesine fırsat tanımamış olması...
ÜÇÜNCÜ GOL: Ekrem İmamoğlu’nu kamuoyu algısı olarak “30 büyükşehir belediye başkanından biri” olarak kodlaması...
Adım gibi eminim: İstemeye istemeye gitmiştir Ekrem Başkan...
Yeni Şafak yazarı iletişimci Ali Saydam Babacan'ın röportajını şöyle değerlendirdi: Vaatleri muğlak, iddiası cılız, tek hedefi AK Parti’den bir iki puan kopararak ilkesiz birlik cephesinde yer alıp Erdoğan’ı devirmek konusunda Batı’yla iş birliği yapmak olan bir parti, ne kadar yeni sizce? Ne kadar heyecan verici?
Röportajın siyasi ve ekonomik söylemlerinin CHP-İP-HDP-Saadet çizgisiyle neredeyse aynı olma gerçekliğini bir kenara bırakırsak, Babacan’ın açıklamalarında, beklentinin çok altında kalan bir ‘ses tonu’ (‘tone of voice’) hissediliyor.
NEDEN KARAR SEÇİLDİ ÇOK BARİZ
Biçim bazen çok şey anlatır. Nasıl söylediğiniz ne söylediğiniz kadar önemlidir. AK Parti’yi bölüp parçalama hevesiyle tutuşan siyasi partilerin ve de onları destekleyen medyanın heyecanla beklediği lansmanın, tek bir gazete seçilerek verilen bir röportajla sahneye konması, acaba hangi siyasi iletişim hedefine hizmet etmektedir?
“Bize destek olan medyayı tercih edelim, istemediğimiz soruların gelmesini engelleyelim, hoşlanmayacağımız yorumların yapılmasını durduralım, nasılsa herkes buraya söylediklerimizi alıp kullanacaklardır” düşüncesinden hareket edilmediyse acaba nereden hareket edilmiş olabilir?
İLK KEZ DÜNYAYA İLAN EDERKEN SES BÖYLE CILIZ MI ÇIKAR?
Yıllarca birlikte çalıştığınız partiyle bağları koparıp Türkiye’nin iktidarına soyunurken ve bunu dünyaya ilk defa ilan ederken sesiniz böyle cılız mı çıkar?!
Kendine, kadrosuna, siyasetine güvenen bir parti, kuruluşunu, varlığını, politikalarını gümbür gümbür duyurmak, bağırmak istemez mi?
BATI'YLA İŞ BİRLİĞİ YAPMAK NE KADAR DA YENİ
Onca ‘şeffaflık’, çağdaşlık vurgusu yapan bir lider adayı, yerli-yabancı yüzlerce basın mensubunun temsilcileriyle bir araya gelmez mi? İlk ortaya çıkış anında açıklamaları yapıp, gelen soruların tamamını cesaretle yanıtlamaz mı?
Röportajdan ne hedef kitlenin kim olduğunu ‘okumak’ mümkün ne de sözüm ona “yeni” ve de diğer muhalefet partilerinkinden farklı bir siyasi vaat ve söylemi… Söylenenlerin tamamı, AK Parti ve Erdoğan karşıtlığında buluşan partilerin, sözüm ona meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin iddialarını hatırlatıyor…
O hâlde sormak lazım: Vaatleri muğlak, iddiası cılız, tek hedefi AK Parti’den bir iki puan kopararak ilkesiz birlik cephesinde yer alıp Erdoğan’ı devirmek konusunda Batı’yla iş birliği yapmak olan bir parti, ne kadar yeni sizce? Ne kadar heyecan verici?
Gazeteci Faruk Aksoy da Babacan'ın kararınını değerlendirip, röportajı için sert sözler söyleyenlerdendi.
BABACAN PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK İSTİYOR
Babacan’ın Karar üzerinden Davutoğlu ile kesinkes çalışmayacağı mesajını vermesi iki partinin kurulacağı tezini de güçlendirdi.
Şimdi gelelim Babacan’ın demeçlerine…
Benim anladığım kadarıyla Ali Babacan, partili cumhurbaşkanlığı sistemine karşı.
Kuracağı partinin ana hedeflerinden biri de parlamenter sisteme geri dönmek.
Toplumun biraz da bu sistem yüzünden kutuplaştığını düşünüyor, önceden seçimden sonra koalisyon yapılıyordu, şimdi ittifaksız seçim yapılamıyor, diyor.
Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışılabilir, tam olarak oturmadığı da söylenebilir.
Fakat toplumsal kutuplaşmaya nasıl bir etkisi oldu, ya da oldu mu, bu konu daha geniş bir şekilde izah edilmeliydi.
SİSTEM DEĞİŞMESE YENİ BİR DARBE OLACAKTI
Babacan’ın, olağanüstü koşullarda sistem değiştirilmez, tezi doğru.
Doğru da…
Olağanüstü koşullardan çıkabilmenin bir yolu da olağanüstü kararlar alabilmekten geçiyor.
Herkesin şunu anlaması lazım…
15 Temmuz’un ardından AK Parti iktidarı, yeni sistemin yetkileriyle FETÖ yapılanmasını devletten temizlemek için mücadeleye girişmeseydi muhtemelen Kemalist bir darbe ile yüzleşecekti.
Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor musunuz?..