“YSK başkanı niçin ‘siz nasıl olur da bizi tehdit edersiniz’ demiyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin "Kızılay'a çıkamazsınız" diyerek YSK'yı tehdit ettiğini belirterek, "YSK sayın başkanı kendilerine yapılan...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin "Kızılay'a çıkamazsınız" diyerek YSK'yı tehdit ettiğini belirterek, "YSK sayın başkanı kendilerine yapılan bu tehdit karşısında şu ana kadar niçin acaba bir yazılı açıklama yapmak suretiyle "siz nasıl olur da bizi tehdit edersiniz" demiyor" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) 25. Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Genel Kurul'da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan MÜSİAD'ın milletle bağını koparmadan büyümesini memnuniyetle izlediğini belirterek, "Bu yönüyle MÜSİAD makro ekonomik politikaların belirlenmesinde ve bunların sahadaki uygulamalarında en etkin sivil toplum kuruluşu olarak öne çıkıyor. MÜSİAD verdiği her mücadelede yanımızda yer alarak milli ve yerli duruşunu da göstermiştir. Bunun en önemli ispatı 15 Temmuz olayıdır. Beraberce dayanışma içerisinde verilen mücadele asla unutulamaz. Yurt dışında 94 ülkede aktif faaliyet gösteren MÜSİAD, ülkemizin önü ticaret ve diplomasi kuruluşlarından biri haline gelmiştir" diye konuştu
Türkiye'nin AK Parti iktidarları döneminde büyük atılımlar yaşadığını anlatan Erdoğan, "Demokrasimizi güçlendirmek için hayata geçirdiğimiz yapısal reformlarla Türkiye geçmişte kendisine vakit ve enerji kaybettiren tartışmaları geride bıraktı. Dış politikada ülkemizin algısını değiştirdik, pasaportumuza itibar kazandırdık. Maziden atiye güçlü bir köprü kurarak yeni nesillerinin tarihlerini öğrenmelerini ve buradan aldıkları güçle geleceğe hazırlanmalarını temin etme gayretinde olduk" şeklinde konuştu.
"Demokrasimizin en büyük gücü olan seçimleri tartışma konusu yaparak, birliğimizin çimentosunu çatlatma hesabı yapıyorlar"
Türkiye'ye yönelik tehditlerin sürdüğünü vurgulayan Erdoğan, "Ülke ve millet olarak sadece son 6 yılda yaşadıklarımızı dahi pek çok toplumun asırlık geçmişi ile mukayese etmek mümkün değildir. Sokakların karıştırılmasından, mahallemizi çukurlarla bölme teşebbüsünden, kanıl darbe girişimine kadar akla hayale gelmeyecek saldırılar maruz kaldık. Balkanlar'dan Ortadoğu ve Güney Amerika'ya kadar oynana oyun, ülkemizde de sahnelenmeye çalışıldı. Milletimiz bu tezgahı gördü, birliğine beraberliğin sahip çıkarak oyunu bozdu. Siyaset mühendisliği, toplum mühendisliği, terör mühendisliği gayretleri sonuç vermeyince, doğrudan milletimizin birliğine beraberliğin saldırmaya başladılar. Türkiye ve demokrasimizin en büyük gücü olan seçimleri, milletimizin sandıktan çıkan iradesini tartışma konusu yaparak, birliğimizin çimentosunu çatlatma hesabı yapıyorlar. Buradan ilan ediyorum. Biz hiçbir zaman milletin iradesinin üzerinde bir irade tanımadım, tanımayacağız. Milletin iradesine olan saygımız sebebiyle seçim süreçlerini yakından takip ediyor, sandıktan çıkan her oyun yerini bulmasın için çalışıyoruz" diye konuştu.
"YSK başkanı niçin "siz nasıl olur da bizi tehdit edersiniz" demiyor"
Seçimlere itiraz süreciyle ilgili açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Bütün çabamız milletin oyunun kıymetini millete iadedir. Usulsüzlüklerle, yolsuzluklarla, hukuksuzluklarla bir 31 Mart'ı kurban etmek istemiyoruz. Çıkmış ana muhalefet temsilcisi YSK'ya "Kızılay'a çıkamazsınız" diyorlar. Tehdit ediyorlar. Anayasa'nın 138. maddesine bu tamamen aykırıdır. Bırakın bu şekilde bir uyarıyı imada dahi bulunamazsınız der Anayasa'nın 138. maddesi. Şu anda YSK sayın başkanı kendilerine yapılan bu tehdit karşısında şu ana kadar niçin acaba bir yazılı açıklama yapmak suretiyle "siz nasıl olur da bizi tehdit edersiniz" demiyor" ifadelerini kullandı.
"Yolsuzluğun olduğu apaçık ortadayken bunu kovalamayalım mı"
İstanbul seçimlerinde büyük yolsuzluklar olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"İstanbul'da Ankara'da seçimler yapılmıştır. Biz Ankara'ya herhangi bir itirazda ileri derecede bulunmadık. İstanbul'da oynanan bir oyun var ve yolsuzluklar var. Bütün bu yolsuzluklar karşısında bir genel başkan olarak halkımın iradesini takip etmek, onun sonucunu kovalamak zorundayım. Düşünebiliyor musunuz 27 binden 13 bine kadar bu sayımlarda oylar düşüyorsa burada bir yolsuzluğun olduğu apaçık ortadayken bunu kovalamayalım mı. Vatandaşım bana şunu söylüyor "Başkanım bu seçim yenilenmeli'. Dünyanın birçok yerinde öyle ki yarım puan, bir puan olduğu yerlerde bile seçimler yenilenmiştir. Niye gönüller huzur bulacak. 1963'te 1999'da ülkemizde buna benzer kararları YSK almıştır. Hele hele burası İstanbul. Bir kasaba değil. Bugüne kadar konuşmadım, diğerleri konuştu. Vurun abalıya dediler vurdular ama artık yetti. Burada bir şaibe var açık ortada. Gelin millete, milli irade nasıl bir karar veriyorsa başımız gözümüz üstüne deriz kabulleniriz."
"Yasa "memur" diyor, bunlar bankada çalışan işçi"
Seçimlerde banka çalışanlarının görevlendirildiğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Memur noktasında sandıkta memur değil de bankadaki sözleşmeli işçiler o sandıklarda görevlendirilirse ve bunun üzerinde hala neyi düşünüyoruz. Maalesef 4-5 bankanın işçileri sandıklarda görevlendiriliyor. Peki ne diyorlar. Diyorlar ki bunu kaymakamlar istedi. Eğer Kaymakam böyle bir yanlış yaptıysa uygulamak zorunda değilsin. Bu yanlışa da hak vermek durumunda değilsin. Yasa ortada. Memur diyor yasa. Bunlar bankada çalışan bir işçi. Bunları kabul mu edelim. Ondan sonra bunların verdikleri kararlara eyvallah mı diyelim. Bizim şu anda buradaki gayretimiz sadece YSK'nın bu şaibeyi ortadan kaldıracak milli iradeye bu zemini hazırlamaktır. Ortada bir şaibe var, yolsuzluk var. Bu yolsuzluğun, bu şaibenin ortadan kaldırılması ve hem YSK'yı aklayacaktır, hem milletimizin gönlü ferah hale gelecektir."
"Ortada bir şaibe var, bir yolsuzluk var, biz bunun ortadan kalkmasını istiyoruz" diyen Erdoğan, "Bizim hayatımız desteğini ve gücünü milletten almayan vesayetle mücadeleyle geçmiştir. Böyle bir müktesebata sahip Tayyip Erdoğan hakkı olmayan seçimi almaya çalıştığın iddia etmek bize yapılmış en büyük bühtandır. İstanbul 39 ilçenin 25'ini bize vermiş. İş daha buradan kopuyor zaten. İBB Meclisi'nin kahir ekseriyeti partimin meclis üyelerine verilmiş. Bütün bunlar apaçık ortadayken kalkıp daha ileri gitmek suretiyle orada başkan vekillerinin odalarının kilitlerinin göbeklerini sökecek bir anlayış var. Sonunda bütün çalışmalar yapıldı. Başkan Vekillikleri hepsi seçimlerle ilan edildi. Herkes geldi odalarına yerleşti. Komisyonlar seçildi. Bütün bu çalışmalar bu şekilde başladı. Bunlar başlarken her şeyden önce beyefendi genel başkanları hak hukuk adalet diyor 23 Nisan konuşmasında. Nerede hak hukuk adalet. Hak hukuk adalet istediğiniz şeyler size sunulduğu zaman mı olacak. Her şey ortada. Hak hukuk adalet diyorsan buyurun meclis de ortada, komisyon seçimleri ortada. Sana kimse kalkıp o seçimlerde sana da bir şeyler verelim demek zorunda değil. Biz burada YSK'nın vereceği kararı bekliyoruz. Tüm belge bilgiler evraklar her şey teslime dildi. Temenni ediyorum ki adil bir kararla olur. Bizim tehdidimiz yok. Onlar "Kızılaya çıkamaz" diyorsa da biz bunu demedik. Kızılay herkesindir. Bunların hayatları böyle geçti. Sürekli tehditlerle geçti. Ne yaparlarsa yapsınlar biz adil bir karar bekliyoruz. Sadece milletin emanetine sahip çıkmanın çabası içindeyiz. Sadece milli iradenin gasp edilmesine engel olmaya çalışıyoruz. AK Parti'yi hukuki haklarını kullandığı için suçlayanların geçmişte sandıktan çıkan iradenin bizatihi kendisine nasıl savaş açtıklarını iyi hatırlıyoruz. Tarihleri boyunca milletle kavga edenlerin bugün suskunluk içine girmelerinin gerisindeki stratejiyi de iyi biliyoruz" ifadelerini kullandı.