Yusuf Aslan kimdir, nereli? Yusuf Aslan kaç yaşında, nerede ve nasıl öldü?
Yusuf Aslan, 6 Mayıs 1972 tarihinde Hüseyin İnan ve Deniz Gezmiş ile birlikte neredeyse 50 yıl önce idam edilmişti. Devrimci isimle ilgili olarak 'Yusuf Aslan kimdir, nereli? Yusuf Aslan kaç yaşında, nerede ve nasıl öldü?' soruları aratılmaktadır. Cevapları haberimizde...
Yusuf Aslan, 68 kuşağı devrimcilerinden biri olarak yaklaşık 50 yıl önce idam edilmiştir. Üç fidandan biri olan Yusuf Aslan'ın kim olduğu, nereli olduğu gibi birçok bilgi araştırılmaktadır. Peki, Yusuf Aslan kimdir, nereli? Yusuf Aslan kaç yaşında, nerede ve nasıl öldü? İşte detaylar...
YUSUF ASLAN KİMDİR, NERELİ?
Yusuf Aslan 1947 yılında Yozgat'ta doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ne girdi. ODTÜ Sosyalist Fikir Klubü ve Dev-Genç ile birlikte çalışmalarda yer aldı. Hüseyin İnan’ın önderlik ettiği hazırlık okulu boykotunda ve mühendislik fakültesi boykotlarında yer aldı.
68 kuşağının sembol eylemlerinden biri olan, dönemin Amerikan Büyükelçisi Robert Commer’in arabasının ODTÜ’de yakılması eylemi yüzünden CIA ajanı olduğu iddiası ile yargılandı.
Üyesi olduğu grup ve partilerden olan bir grup ile birlikte Filistin Kurtuluş Örgütü’nde İsrail’e karşı mücadele verdiği sırada helikopter ve uçak da dahil olmak üzere her türlü motorlu taşıtı kullanmayı öğrendi.
YUSUF ASLAN KAÇ YAŞINDA, NEREDE VE NASIL ÖLDÜ?
Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş ile birlikte Nurhak’taki gerilla mücadelesine katılmaya gittiği sırada, Sivas’ın Sarıkışla ilçesinde yakalandı. Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılanmasının ardından idama mahkum oldu ve 6 Mayıs 1972 tarihinde 25 yaşındayken idam edildi.
Yusuf Aslan’ın hakkında verilen idam kararını öğrendikten sonra ailesine yazdığı mektup; "Bu mektubu aldığın zaman ben ebediyen bu dünyadan göç etmiş olacağım. Ne kadar sarsılacağını tahmin ediyorum. Bir buçuk seneden beri, benim yüzümden nasıl üzüntü içinde olduğunuz malum. Bu son olayı da metanetle karşılamanızı sadece dileyebiliyorum. Babacığım, bu olayda da annemin ve Yücel'in, senin tesellilerine ve desteklerine ihtiyaçları çok. Bunun için ne kadar metin olursan hem senin sağlığın için hem de onlar için o kadar iyi olur. Elbette ki yıllarca emek verip yetiştirdiğin bir oğlun bir günde öldürülmesi, kolay göğüslenecek bir olay değildir. Fakat siz benim ne için, kimlere karşı mücadele verdiğimi biliyorsunuz. Ben bu açıdan rahat ve vicdan huzuru içinde gidiyorum. Sizlerin de bu bakımdan rahat ve huzur içinde olduğunuzu ve olacağınızı biliyorum. Babacığım, annemi ve Yücel'in, senin desteklerine muhtaç olduklarını söylemiştim. Onları rahat ettirmek için bütün gücünü kullanacağından zaten eminim. Babacığım, burada şunu ilave edeyim ki Yücel'in hastalığından kendimi sorumlu hissediyorum. Yücel için her şeyinizi ortaya koyacağınız konusunda da kuşkum yok. Ablamlar için söyleyeceğim, fazla üzülmesinler, olayın sarsıntıları geçtikten sonra normal hayatlarını devam ettirsinler. Mehtap'a ne diyeyim. Benim için her zaman bol bol öpün. Babacığım, cezaevinde kalan arkadaşları ara sıra yoklarsan, hallerini hatırlarını sorarsan çok memnun olurum. Her birisi oğlun sayılır. Dışarıda bizler için uğraşan dostlarım ve dostlarını hiçbir zaman unutmayacağını biliyorum.
Mektubum burada biterken sizi, annemi, Yücel'i, ablamı, aziz abiyi, hasretle kucaklarım babacığım.
Sağlıcakla kalın."