Zekât ayetinde geçen “fi sebilillah”ın kapsamına okullar, Kur’an kursları, camiler gibi eğitim kurumları girer mi?
Zekâtın sarf yerleri, Kur’an-ı Kerimde (Tevbe, 9/60) belirlenmiştir. Ebû Dâvûd’un sahih bir senetle rivayet etmiş olduğu hadisi şerifte, toplanan zekâttan kendisine de hisse verilmesini isteyen bir zata hitaben Hz. Peygamber (s.a.s.);
Zekâtın sarf yerleri, Kur’an-ı Kerimde (Tevbe, 9/60) belirlenmiştir. Ebû Dâvûd’un sahih bir senetle rivayet etmiş olduğu hadisi şerifte, toplanan zekâttan kendisine de hisse verilmesini isteyen bir zata hitaben Hz. Peygamber (s.a.s.); “Yüce Allah zekât (taksimi) hususunda ne bir Peygamberin ne de başkasının hükmüne razı olmadı ki, onunla ilgili hükmü kendisi verdi, onu sekiz sınıfa taksim etti. Eğer o sınıflardan isen sana hakkını veririm. ” (Ebû Dâvûd, Zekât, 24) buyurmuştur.
Bu itibarla, belirli şartları taşıyan Müslümanların yükümlü oldukları zekât ve fıtır sadakasının, Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak tarafından belirlenen yerler dışında her hangi bir yere verilmesi veya cami, köprü, yol, okul, su vb. hayır işlerine sarf edilmesi, Hanefîlerce caiz görülmemiştir. Zira zekât ve fıtır sadakasının sahih olmasının şartlarından biri de temliktir. Temlik bir kimseye mal değeri olan bir şeyi, kayıtsız şartsız onun malı olmak üzere vermek, yani o kimseyi, o şeye malik kılmak demektir.
Bu sebeple özellikle Müslüman fakirin ve ihtiyaç sahibinin hakkı olan ve ancak temlik etmekle yükümlünün zimmetinden düşen zekât ve fıtır sadakasının ise, tüzel kişilere, hayır kuruluşlarına verilmesi caiz görülmemiştir (Fetâvây-ı Hindiyye, Beyrut 1980, I, 188).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı