ZEYTİNBURNU HAKKINDA
İstanbul ilinin bir ilçesidir. 1 Eylül 1957 tarihinde ilçe olmuştur. Yüzölüçümü 11.16 km² dir. 13 mahalleden oluşmaktadır. Bunlar; Zeytinburnu Beştelsiz, Çırpıcı, Gökalp, Kazlıçeşme, Maltepe, Merkez Efendi, Nuri Paşa, Seyit Nizam, Sümer, Telsiz, Veli Efendi, Yenidoğan ve Yeşiltepe mahalleleridir.
Trakya´nın güneydoğusunda, Çatalca yarımadasının, Marmara Denizi´ne bakan yamaçlarının, bu denizle birleştiği yerdedir. Tarihi yarımada ile surlarla ayrılmış, E-5 karayoluna sınır ve havalimanına 15-20 dakikalık mesafededir. Bu sebeple İstanbul’un dışarı açılan önemli bir penceresidir. Doğusunda Fatih, kuzeydoğuda Eyüp, kuzeyinde Bayrampaşa, batısında Güngören ve Bakırköy, kuzeybatısında Esenler ilçeri ile, güneyinde ise Marmara Denizi´yle çevrilidir.
Zeytinburnu ismi :
1453 yılında İstanbul´un Fatih Sultan Mehmet tarafından alınmasından sonra İstanbul´da yaşayan ve "Kudüslü Papazlar" olarak adlandırılan bir grubun kentin merkezinden ayrılarak Kazlıçeşme dolaylarında özellikle de bugünkü "Zeytinburnu kıyı şeridine" yerleşerek burada çeşitli tarım ürünleri ve zeytin yetiştirdikleri ve Zeytinburnu ismindeki "Zeytin" kelimesinin buradan geldiği, "burun" kelimesinin ise Marmara Denizi kıyısında Yedikule ile Bakırköy arasında bulunan ve ilçenin güneyinde denize doğru hafif çıkıntı yapan küçük burundan geldiği söylenir. Önceleri "Zeytinli Burun" olarak anılan bölgenin ismi zamanla "Zeytinburnu" adını almıştır.
Tarihi :
Roma döneminde Bizantion´u Hebdomon´a (Bakırköy) bağlayan Via Egnetia yolu bu topraklardan geçiyordu. Bizans döneminde ise Zeytinburnu bölgesinin Hebdomon´un uzantısı olduğu sanılmaktadır.
Daha ziyade bir gezinti ve dinlenme yeri olarak kullanılan bu bölge Çırpıcı Çayırı Ayazmasıyla daha 5. yüzyıldan itibaren İstanbul´un en gözde mesirelerinden biri haline gelmişti. Türkler öncesi döneme ilişkin en önemli yapı, Balıklı Ayazması yanına yapılan Balıklı Kilisesi(Panagia Pege)´dır. Kilise, İmparator I.Leo tarafından 457-474 yılları arasında yapılmıştır.
Zeytinburnu´na ilk yerleşim İstanbul´un Türklerin eline geçmesini izleyen yıllarda Kazlıçeşme dolaylarına Kudüslü Papazlar diye adlandırılan insan topluluğu yerleşmesiyle başladı. İstanbul, Türklerin eline geçince çok eskiden kentte yerleşmiş olan Rumlar arasında anlaşmazlık çıktı. Bu anlaşmazlık sonucu, “Kudüs´lü Papazlar” bugün Zeytinburnu olarak bilinen deniz kıyısına yerleştiler. Buraya yerleşen papazların İstanbul içine kalanlara göre daha dindar oldukları, İstanbul içinde eski yerlerinde kalan papazların Hıritiyan dininin kurallarını çiğnemelerine göz yummadıkları için o çağlarda boş olan bu topraklar üzerine yerleştikleri söylentileri günümüze değin ulaşmış bulunuyor. Bir süre sonra, Zeytinburnu ile Kazlıçeşme dolayları Kudüslü Papazların, türlü tarım ürünleri, zeytin ve birçok yemişler yetiştirerek, gönüllerince yaşam sürdürdükleri bir yöre durumuna geldi.
16. asrın başlarında yavaş yavaş sur dışına mescid ve tekkelerin yapılmasıyla bu topraklarda yeni yerleşim alanları oluşmaya başlamıştır. 16., 17. ve 18. asırlar Zeytinburnu´nun tarihi dokusunun (Türk-İslam) oluştuğu devirler olarak karşımıza çıkar. O çağlarda bu bölgeler (Marmara´dan Haliç´e kadar uzanan sur dışı bölgesi) yoğun iskan sahalarına uzaklığı nedeniyle İstanbul´daki derviş zümrelerin rağbet ettikleri yerler olmuştur. 19. yüzyılda Zeytinburnu ve çevresinin Yenikapı Mevlevihanesi´nin Mevlevilerinin faaliyet alanı olduğu anlaşılmaktadır.
Bakırköy tapu kayıtları incelendiğinde; bugünkü Zeytinburnu ilçesi topraklarının 3/4’ünün “Kudüslü Şerif Çiftliği” adı altında, Kudüslü papazların tapulu yerleri olduğu ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, II.Beyazit çağından önce bu toprakların Türklerin tapulu yerleri olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Zeytinburnu topraklarının tapu kayıtlarında Kudüslü Papazların yeri olarak gözüken bölümlerden birçoğu Vakıflar yönetimine devredilmiştir.
Bu bölgede yerleşmeyi etkileyici ikinci olay; Kazlıçeşme’de dericilik sanayisinin kurulmasıdır. Türkiye’de dericilik sanayisinin 150 yılı aşkın tarihçesi Kazlıçeşme’de başlamıştır denebilir. Kazlıçeşme kentin dışında kalan boş bir yöreydi. Dericilik sanayi, deniz kıyısında, suyu, güneşi kısaca kendisine gerekli tüm olanakları sağlayabileceği bir ortam bulmuştu. Bu ortamda dericilik gelişirken çevreye yerleşenlerin sayısı da her geçen gün biraz daha çoğalıyordu. Dericilik sanayini, dokuma sanayi izledi.
20. yüzyılın başlarında, ilçenin bugünkü toprakları Bakırköy ilçesi sınırları içinde yer almaktaydı. İstanbul Belediyesi imar Müdürlüğü´nün 1947 yılında yayımladığı "İstanbul Sanayi Bölgelerine Ait Talimatname" nin İstanbul´da sanayi bölgesi olarak ayrılan bölgeler arasına Zeytinburnu´nu da katması ilçenin kaderini değiştirir. Söz konusu kanunla beraber bölgede hızla sanayi tesisleri inşa edilmeye başlanır. Aynı tarihlerde Balkanlar´dan gelen göçmenler, 1950´lerden itibaren ülkenin çeşitli bölgelerinden İstanbul´a gelenler ve Menderes istimlakları esnasında Aksaray ve civarında evleri yıkılan vatandaşlarla beraber Zeytinburnu topraklarına yerleşmeye başlamışlardı. Artık bu topraklar hızlı ve düzensiz yapılaşma sonucu mesire olma özelliğini kaybetmiştir.
1 Eylül 1957 senesinde çıkarılan bir yasa ile Zeytinburnu ilçe statüsüne kavuşmuş oldu ve İstanbul´un 14. ilçesi olarak yönetilmeye başlanmıştır.