Zorla Evlendirilmek İstenilen Hatice'nin Hayatı Yürek Burktu
Hatice'yi zorla evlendirilmek istemediği için çatıya çıkıp intihar teşebbüsüne kalkışmasıyla tanıdık. Habertürk'ün gazetecisi Ümran Avcı, Hatice'nin hayatını öğrenmek için yanına gitti. İşte Hatice'ninin Yürek burkan hikayesi.
Kadınların, seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin 83’üncü yıldönümüne denk gelen 5 Aralık’ta, Şanlıurfa’da bir genç kız elinde bıçakla çatıya çıkıp intihara kalkıştı. Haber ajansları, genç kızın zorla evlendirilme korkusuyla ölmek istediğini yazdı. Güçlükle ikna edilip ambulansa bindirilirken izleyiciler arasından bir adam, “Hayat yaşamaya değer” diye bağırıyordu. Genç kızın sesini ise Türkiye duyamadı... O gün mikrofonlara ulaşmayan sese tercüman olmak için Hatice Avcı’nın yaşadığı yoksul mahallenin yoksul evine gittik. Genç kızın anne ve babası, bir yakınlarının cenazesi için Adıyaman’daydı. Hatice’nin anlattıklarından sonra anladık ki, genç kızın o gün elinde bıçakla çatıya çıkması aslında ölmek için değil; yaşama tutunmak için bir çığlıktı...
Konuşmaya başladığında Hatice’de bir yandan babasını korumak; diğer yandan yaşadığı gerçeği anlatmak arasında sıkışıp kalmışlığın tedirginliği vardı. Ayağındaki yazlık ayakkabılarıyla mahallede yürürken, “Bir hayatım olsun istiyorum” diye sık sık tekrarladı.
‘ÜNİVERSİTE OLMAZSA MECBUR EVLENECEĞİM’
Okul yüzü görmemiş anne-babanın 9 çocuğundan biri olan Hatice, anlatmaya başladı: “Hayat burada çok zor. Paramız yok, doğru düzgün ne buzdolabı ne çamaşır makinesi var evde. Bırakın giyecek kıyafeti, yiyeceğimiz yok. Aç susuz yaşıyoruz. Daha doğrusu yaşayamıyoruz. O kadar zoruma gidiyor ki. Banyo da tuvalet de evin dışında. Zaten bir hayat yaşamıyoruz, üstüne bir de evlilik korkusu. Babam da kararsız. Bir bakıyorsun ‘Tamam oku’, sonra ‘Evleneceksin’ diyor. Okula gitmezsem mecbur evleneceğim. Bu korku beni bitirdi.”
‘MEVSİMLİK İŞÇİYİZ’
20 yaşına kadar hep okul bahanesiyle görücüleri geri çevirdiklerini söyleyen Hatice, “Son yıl gidemediğim için okulum 1 yıl uzadı. Her yıl ailece mevsimlik tarım işçisi olarak Erzincan’a, Fatsa’ya pancara ya da fındığa gidiyoruz. Günlük 50 lira alıyoruz. Lise son sınıfı hem okuyup hem çalışarak bitirdim. Çırçır fabrikasında da çalıştım. Sabah 08.00’de okula gidiyordum, öğleden sonra 15.00’te eve gelip fabrikaya... Sabaha karşı 03.00’te eve dönüp birkaç saat uyuduktan sonra okula gidiyordum. Ben bu zorluğa okuyabilmek için dayandım” dedi.
‘HAFTAYA SENİ EVLENDİRECEĞİM...’
Hatice, canına kıymak istediği o günü de şöyle aktardı: “Babama üniversite hayalimden bahsettim yine. ‘Beni kursa gönderin’ dedim. Bu yüzden tartışma çıktı. ‘Ne dershanesi, zaten para yok. Haftaya gelip isteyecekler seni’ dedi. 24 yaşında uzak bir akrabasıymış. Yüzünü bile görmedim adamın. ‘Evlenmem. Ben bir hayatım olsun istiyorum’ dedim. ‘1 hafta sonra evlendireceğim seni’ dedi. Biraz da dayak. Tokatladı. Korktum. Bıçağı aldığım gibi kaçıp gittim. Sonrasını biliyorsunuz zaten...”
‘BENİ DERSHANEYE GÖNDERİN’
Hatice’nin son sözü ise şunlar oldu: “Beni duyun, sesimi duyun. Evlenmek değil üniversiteye gitmek istiyorum. Bir hayatım olsun istiyorum. Devletten yardım istiyorum. Kitap alacak, kursa gidecek yol param yok. Karnımı doyuracak yemeğim yok. Sonuç olarak yaşayacak bir hayatım yok!”
HABERTÜRK