1999 depremini yaşamıştı! Deprem bölgesine giden doktor konuştu, sözleri yürekleri acıttı: "Çıkarılan çocukların hepsi benim çocuklarıma benziyor"
Deprem bölgesinde görev yaptıktan çalıştığı Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne dönen Doç. Dr. Perçin Caşkan, depremden bölgesinde yaşadıklarını anlattı. Caşkan depremden en çok çocukların etkilendiğini ifade ederek, "Duygusal olarak düşünebileceğim bir pozisyonda değilim. Çünkü çıkarılan çocukların bile hepsi benim çocuklarıma benziyor" diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem, 10 ilimizde 13.5 milyon vatandaşı doğrudan etkiledi. Deprem felaketinde binlerce vatandaş hayatını kaybederken yaralanan vatandaşlar da çevre illerdeki hastanelerde veya başka hastanelerde tedavi altına alındı.
Yaralıların tedavi gördüğü hastanelerden biri olan Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ndeki yaralılar, tüm imkanlarım seferber edilerek tedavi ediliyor. Hastanede görev yapan ve bölgeye giderek depremzedelerle ilgilenen Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölüm Sorumlusu Doç. Dr. Perçin Caşkan, yeniden görev yerine dönmesi sonrası açıklamalarda bulundu.
"DEPREMDE İLK ZARAR GÖREN ÇOCUKLAR"
1999 yılında yeni mezun bir hekim olarak görev yaptığını ve ailesinin de 1999 Depremi'nde enkaz altında kaldığını ifade eden Doç. Dr. Caşkan, deprem bölgesinde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“İlk önce Adıyaman sonrasında Malatya iline uçtum. 12’inci saatte deprem alanındaydım. Kısa sürede bir sistem kurmak adına bence ilerleme kaydetmişiz, deprem başlı başına zor bir şey. Benim ailem, 1999’da Gölcük'te enkaz altındaydı. Ben hasta yakını ne demek, enkaz başında beklemek nedir biliyorum. Aynı anda eğitim ve araştırma hastanesinde çalışıyordum, o hastaları yönetmek zor bir şey, gayet iyi biliyorum. İnsanların panik haliyle yapabilecekleri şeyler çok kısıtlı. O anlamda dışarıdan destek verilmesi kesinlikle çok önemli. Gittiğimde hekim arkadaşlarımla, bütün sağlık personelleri de yapabileceğimiz her türlü şey için size destek vereceğiz dedim. Plastik cerrahi uzmanıyım, bunun dışında bir sürü şey için destek olabileceğimizi söyledik. Depremden ilk çıkanlar genelde çocuklar, zarar görenler, en çok üzüldüklerim de onlar. Plastik cerrahların ilk önce alana gönderilmesinin nedeni şu; crush yaralanması dediğimiz bir ezilme yaralanması türü var. Ezilme yaralanmalarında sıkıntı şu; enkaz altında kalan ya da bir yere sıkışan dokularda, kaslarda şişme ve zarar görme oluyor. O kasların bir şekilde kişinin kendi bedenine zarar vermemesi için uygun müdahalelerle kasların açılması gerekiyor. Benim ekibim üç kişiydi. Depremzedelere belli kesiler yaparak kasları rahatlattık. Kasları rahatlatamazsak eğer, daha sonrasında özellikle enkazdan geç kurtarılan hastalarda oluyor. O kaslardan çevreye yayılan, vücuda zarar verebilecek bir sürü faktör var. O faktörlerin yayılmasını engellemek için ilk müdahaleleri yaptık. 112 hava ambulanslarıyla hem kendi hastanemize, hem İstanbul, Ankara ve çevre hastanelere Elazığ başta olmak üzere depremzedeleri devrettik."
Depremin altıncı gününde ben sahadan ayrılarak hastaneye döndüğünü anımsatan Caşkan, hastanede birçok hastanın olduğunu belirterek, "Onlar için ölen dokuların, kişinin kendi vücuduna zarar vermemesi için vücuttan uzaklaştırıyoruz. Aynı zamanda bunlardan vücuda yayılan başka faktörler olduğu için bu hastaların diyaliz gereksinimi oluyor. Birçoğunu yoğun bakımda izliyoruz" dedi.
"ÇOCUKLARININ NEREDE OLDUĞUNU BİLMEYEN AİLELER VAR"
Hastanede ailesi olmayan çocukların olduğunun kaydeden Caşkan, "Çocuklarının nerede olduğunu bilmeyen aileler var. Başlı başına zor bir durum. Allah yardımcımız olsun. Hastalarda ilk önce dokularını rahatlattık, kol ve bacaklarının dolaşımını sağladık. Daha sonrasında ki emin olun, bunlar bile o kadar zor şartlarda ki orada bulunduğum sırada altı şiddetinde artçılar olurken bile ameliyat masası o hızla sallanırken bile düşündüğüm tek şey; Allah benim çocuklarıma da ameliyat ettiğim çocuklara da acısın" diye konuştu.
"1999 DEPREMİNİN AYNI ŞEYLERİNİ YAŞADIM"
1999 depreminde yaşadıklarını anlatan Caşkan şöyle konuştu:
"Ben 1999 depreminde yeni mezun hekimdim. İzmit Okmeydanı'nda nöbetçiydim o gece sahaya ulaşmam beş saat sonraydı. İzmit merkezden de kendi evime Gölcük'e yaklaşık on yedi kilometre yürüyerek ulaştım. Aileme ulaşmamda yaklaşık 12 saat sürdü. Ailem evin çöken kısmından yaklaşık 3 saat sonra dışarıdaydı. Allah'tan deprem sırasında yakınlarımdan birini kaybetmedim, ama ne kaybettim; o dönem cep telefonu da olmadığı için herhangi bir anım, ilkokulum, lisem birçok arkadaşım yok.
Hatırladığım çok bir şey de yok. Ben enkaz altında kalmadım, deprem bölgesine gittiğimde hiç şaşırdığım bir şey olmadı. 17 Ağustos 1999 Depremi’nin aynı şeylerini yaşadım. Ve hekim olduğum için sadece işimi yaptım. Duygusal olarak düşünebileceğim bir pozisyonda değilim. Çünkü çıkarılan çocukların bile hepsi benim çocuklarıma benziyor."