Alim Erdemir: Çözüm süreciyle gerçekler gün yüzüne çıktı
AK Parti İstanbul 25. Dönem Milletvekili Adayı Alim Erdemir Bölge Gündem Gazetesi’ni ziyaret ederek, gazetemizin Editörü Yusuf Saray ile gündemi değerlendirdi.
AK Parti İstanbul 25. Dönem Milletvekili Adayı Alim Erdemir Bölge Gündem Gazetesi’ni ziyaret ederek, gazetemizin Editörü Yusuf Saray ile gündemi değerlendirdi.
Bölge Gündem - Son günlerde artan terör olayları ve çözüm süreciye ilgili açıklama yapan Alim Erdemir çözüm sürecinin tarihi realiteler göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak,barış süreci olarak adlandıracağımız bu sürecin gerçeklerin gün yüzüne çıkması açısından önemli olduğunu söyledi. Erdemir şöyle devam etti “Realitelerin iyiden iyiye görülmesi için bazı süreçlerin yaşanması gerekir.Mesela diyerek başladığınızda tarihten bir çok örnekte verebilirsiniz. Hudeybiye Antlaşması’nın imzaladığı sırada ve sonrasında neler, neler dememişlerdi. Karşı çıkanlar, itiraz edenler arasında en yakın arkadaşları dahi vardı. Hz. Ömer ve Hz. Ali bile kabul edememişlerdi antlaşmanın şartlarını. Zehir içmek gibiydi bir bakıma.Ama Peygamberimizin ısrarlı ve barıştan yana tutumu bir anda ibreleri Müslümanların lehine çevirdi. İşte bunun içindir ki, 14 asır sonrasında o günleri hatırlayanlar Mekke’yi savaşın değil, barışın fethettiğini söyleyeceklerdi” dedi.
“Barış süreci denenmeliydi..”
“Çözüm süreci yada diğer adıyla barış süreci sonrasında da aynı itirazları bizler ülkemizde gördük ve şahit olduk. Ülkemizde barış sürecini değerlendirenlerin öncelikle Hudeybiye Barış Antlaşmasını iyice okumaları gerekir. Peygamberimizin müşriklerin isteklerine geleceği görme adına evet dediğini anlamaları gerekir.Evet barış süreci baldıran zehiri içmek kadar tehlikeliydi. Nitekim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu bunu her fırsatta dile getirdiler.Aslolan şahsi istikbalimiz değil milletin istikbalidir dediler.Ve sürecin sonucu gerçektende 2015 Genel Seçimlerinde görüldü.AK PARTİ tek başına iktidarını kaybetti.Herkeste bilir ki bunda en önemli nedenlerden biri çözüm süreciydi.Yani AK PARTİ milletinin menfaatini önceleyen bu süreç sonucunda oy kaybetti.Örnek isteyenlere de AK PARTİ’nin kaleleri olan Erzurum,Bayburt,Gümüşhane ve daha nicesi.Ama bütün bunlara rağmen barış süreci denenmeliydi.”
“HDP Sürece ihanet etti…”
“Aslında barış süreci HDP’nin de işine yaradı.HDP’liler rahat bir çalışma ortamı buldular.Ev ev dolaşıp anlattılar kendilerini. Eskiden olsa takardı iktidar peşine polisi adım attırmazdı onlara.HDP Demokrasinin bütün nimetlerinden yararlandı.Ve gittikleri her yerde gördünüz AK PARTİ’yi bu sürece biz mecbur ettik imajı, terör belasından 2 yıldır kurtulmuş olan bölge halkının bir daha bu süreci yaşamak istememesinden kaynaklanmıştı. Çünkü bilinenin aksine Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki Kürt vatandaşlarımız PKK illetinden kurtarmak adına HDP’ye destek vermişlerdi. Ama onların dili barış değil ihanet oldu.”
“Hudeybiye’deki müşrikler kadar olamadılar…”
“Şimdi yeniden dönelim Hudeybiye Barış Antlaşmasına. Antlaşmayı Müşriklerle ki onlarında işkence ve öldürme anlayışları bakımından pek farkları yoktu terör örgütlerinden.Mekke’deki Müslümanlara kan kusturuyor ve işkence yapıyorlardı.Ama onlar müşrik olmalarına rağmen onlarda sürece sadık kaldılar. Herkeste bilir ki Hayberin Fethinde Yahudilere yardım etmediler ve Müslümanlar Hayberi Fethettiler.Ama görüldü ki çözüm sürecinin muhatapları Mekkeli müşriklerin gösterdiği samimiyeti bile gösteremedi ve çözüm süreci maalesef rafa kalkmak zorunda kaldı.Aslında rafa kalkan kardeşlik hukuku değil teröre anlayacağı dilden muamelenin devamıdır ki bu siyasi parti de olsa ve sürekli silahtan bahsediyorsa aynıdır. “ ifadelerinde bulundu.
Çözüm süreci hata değildi…
Ülkemizde ki çözüm sürecine gidişte tarihi süreçler tetkik edildi de bu süreç yürürlüğe konuldu. Nitekim 43 yıl süren ve 839 kişinin ölümüne yol açan İspanya’daki ETA Terör örgütünden kurtuluşta önce mücadele sonra da müzakereden sonra oldu. Yine İRA’da bir terör örgütüydü onlarla yapılan görüşmelerde günlerce manşetlerde kaldı. Nitekim devlet terör gruplarıyla masaya oturur mu? Sorusu her yerde soruluyordu hükümet yetkililerine. Bu soruya en güzel yanıtı sürecin mimarlarından Jonathan Powell vermişti: “Bence kimse hakkında ‘muhatap alınamaz’ diye düşünülmemeli. Görüşme ve pazarlıklar, ancak her iki tarafın da kazançlı çıkamayacaklarını idrak ettiklerinde gerçekleşebilir. IRA akla gelebilecek her stratejiye başvurdu. Hızlı, keskin, şok etkisi yaratan eylemleri denedi; bir elde silahla sandık başına gitti... Hiçbiri sonuç vermedi. Her iki taraf da aynı noktada olursa, o zaman barışçı bir çözüm yolu bulunabiliyor.” Diyerek süreci çok güzel özetledi.O zaman gerek madden oluşan kayıp ki 400 milyar dolardır harcanan para, gerekse ağlayan analar ve şehit olan vatan evlatları için bu süreç denenmeliydi.Tıpkı İspanya yada İrlanda’da olduğu gibi bir fırsatta olsa denenmeliydi.Ve denendi 2 yıl süreli şehit haberleri duymadı insanımız son bir aya kadar. Çözüm süreci hata olmadığını belirten Erdemir, Gerçeklerin gün yüzüne çıkması ve PKK terör örgütünün ve onların uzantılarının dertlerinin Kürt halkının çıkarları değil mafya vari kendi efendilerinin çıkarlarının olduğunun gözlenmesi bakımından önemliydi. Bitti ta ki kendi elleriyle silahlarını getirip devletimize teslim edene kadar. Ta ki bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne saygı gösterip adam gibi siyaset yapana kadar.Barış sürecini bitirenler HDP ve O’nun akıl hocası kandildeki efendileri olmuştur.Hükümetimiz üzerine düşeni yapmıştır" dedi.