Ne zorlukların üstesinden geldik biz
Gazeteci Ümit Kahyaoğlu'nun "Ne zorlukların üstesinden geldik biz" başlıklı köşe yazısı...
Gazeteci Ümit Kahyaoğlu'nun "Ne zorlukların üstesinden geldik biz" başlıklı köşe yazısı...
"Bu millet tarihinde ne badireler atlattı. Ne zorluklar gördü. Dışarıdan hiç bir güce teslim olmadı.
Hep tarih yapan, tarih yazan oldu. Dünyaya, sevgi, barış, hoşgörü ve kardeşlik getirdi. İlahi Kelimetullah davasını rehber edindi ve 600 yıl dünyanın en büyük imparatorluğu ünvanıyla tarih sahnesindeki haklı yerini aldı.
Koca imparatorluk, dışarıdan özellikle de dışarıdakilerin içerideki maşaları tarafından önce duraklatıldı, sonrasında geriletildi ve nihayetinde çöküş gerçekleşti. Cumhuriyet kurulduktan sonrada hep sıkıntılar yaşandı. Milli Şef döneminin yokluk günleri, 1960 ihtilali, 1971 muhtırası, 1980 darbesi, 28 şubat 1997 post modern darbesi, 2007 e-muhtıra, erkenekon, balyoz darbe girişimleri.
2013 yılından başlayan Gezi Kalkışması, 17-25 aralık darbe girişimleri, 6-8 ekim Kobani olayları bahane gösterilerek kalkışılan ayaklanma ve daha bir çok demokrasi dışı girişim.
Son olarakta Ankara'da yüreklerimizi yakan ve 97 vatandaşımızı kaybettiğimiz canlı bomba saldırısı.
Hangi ülke bu kadar saldırıya dayanabilir? Hangi ülke bu kadar saldırıya rağmen dimdik ayakta durabilir?
Kadim bir medeniyete beşiklik yapan bu coğrafyanın insanı, tüm saldırılara rağmen dimdik ayaktadır. Allah'ın izniyle de ilelebet ayakta kalacaktır ve dünyaya barış getirebilmek için olanca gücüyle çalışacak ve tarih sahnesinde yeniden etkili eleman haline gelecektir.
Şükürler olsun ki, vatanını, milletini seven, tek derdi insanlığa hizmet etmek olan bir lideri var Türkiye'nin. Çok şükür ki, dünyanın dört bir tarafında insanlığın hizmetine koşan, en zor coğrafyalarda bile yetimin başını okşayan serdengeçtilerimiz var.
Hangi ülkede bir mazlum varsa, başını okşayan, aşını paylaşan Anadolu insanı var yanında. Katarak gibi basit bir rahatsızlıktan dolayı gözleri ama olmuş on binlerce insanın gözlerine ışık olan fenerlerimiz var.
Kendisi için değil başkaları için yaşamayı hayat felsefesi edinmiş gönüllülerimiz var.
"İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" anlayışını tüm hücrelerine kadar özümsemiş, vatandaşını insan yerine koyan, sosyal devlet anlayışını hakim kılmaya çalışan, her türlü gelişmeyi, ilerlemeyi hedef almış, bu hedefe de emin adımlarla yürüyen bir hükümet var.
Türkiye'de Savunma sanayiini dışa bağımlılıktan kurtarma yolunda atılan ciddi adımlar sonucunda elde edilen kazanımların meyvelerini vermeye başladığı bugünlerde, 911 kilo metre sırınımızın olduğu Suriye'deki ateşi ülkemize sıçratmak için şer cephesi elbirliğiyle seferber olmuş durumda.
Canlı bombalarla, terörün her türlüsüyle Türkiye'ye diz çöktürmek istiyorlar. Mezhep ve etnik çatışma çıkartmak suretiyle, kardeşi kardeşe kırdırtmak peşindeler. Şer cephesinin taktiği yüz yıllardır aynı. Böl, parçala, yönet.
Hedefleri Türkiye'yi bölmek, küçük parçalara ayırmak, yönetilebilir hale getirmek ve sonrada ...
Gezi'de başaramadılar, 17-25 aralıkta başaramadılar, 6-8 ekim olaylarında başaramadılar, emin olun ki, yine başaramayacaklar.
Tek şartla; kardeşliğimizi daha da pekiştireceğiz, inadına birlik ve beraberlik diyeceğiz.
Bu ülkenin insanları, bir ve beraber olduğu müddetçe Alah'ın izniyle dışarıdan hiç bir güç, zarar veremez.
İnşaAllah veremeyecekler de. Ne zorlukların üstesinden geldik biz.
Bundan sonrada geleceğiz evelAllah."