Batılı Temiz Vicdanlar Kur-an'la tanışıyor
Yıllar önce Köy Enstitüsü mezunu emekli bir öğretmenle birlikte çalıştığımız bir dönem yaşadım. Gençlik yıllarımdı ve namazlarıma hassasiyet gösteriyordum. Bizim yaşlı emekli öğretmen iş arkadaşımız dinle diyanetle hiç işi olmayan biriydi.
İnsani ilişkilerimiz çok iyiydi. Bunun da etkisiyle olsa gerek bazen dini konulardan sohbet açıyor ben de dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalışıyordum.
Soruları sıklaşınca kutsal kitabımız Kur-an ile hiç tanışmadığını öğrenmiş oldum. En doğrusunun önce Allah’ın biz kullarına gönderdiği vahiyle tanışması olduğunu düşünerek gitti bir Kur-an aldı.
Anladığım kadarıyla akşamları evde Türkçesinden okuyarak anlamaya çalışıyordu.
Bir kaç gün geçmişti ki, bir sohbetimizde “Allah’ın bu Yahudilerle problemi ne?” diye soruverdi. Ne var ki, cümleyi kullanış şekli bir sorudan ziyade bir sitemi ifade ediyordu. Yaşı seksene dayanmış bu öğretmen büyüğüm ne yazık ki, inanmak üzere değil, niçin inanmadığını delillendirmek üzere almıştı Kur-an’ı ve Yahudiler hakkındaki ayetler ona göre delil olarak yeterliydi.
Merak ediyorum, şayet bugün hayatta olsaydı ve Filistinli kardeşlerimize o lanetlenmiş kavmin yaptıklarına tanıklık etseydi yine aynı şeyleri düşünür müydü?
Bilgisiz insan gerçekten çok cahil ve çok zalim olabiliyor.
Evet, Yüceler Yücesi Allah, hiç kimseyi inanmak için zorlamıyor. Makamınız, komumunuz, eğitiminiz ne olursa olsun emek sarfetmeli, okumalı, dinlemeli, anlamaya çalışmalısınız. Aksi taktirde; inandığınız Allah ve yaşadığınız din atalarınızın size aktardıklarından öteye geçmez. Kur-an bize görevlendirilen hemen her peygambere yapılan ilk muhalefetin, “Sen atalarımızın dinini terketmemizi istiyorsun! Biz aralarımızdan böyle gördük!” Hatta, “istediğin herşeyi yapalım ama atalarımızın dinine dokunma!” gibi batıl düzenlerini muhafaza edecekleri itirazlar olduğunu söyler…
Kur-an anlaşılmaz bir kitap değildir çünkü kendisine Vahyedilmiş olan Nebi bizzat eşi Ayşe annemiz tarafından YAŞAYAN KUR-AN olarak tarif edilmiştir.
Sonuç:
Bu nokktaya kadar yazılan her satırın gerçek sebebi, bütün dünyanın gözlerinin önünde yaşanmakta olan Siyonist zulmü karşısında eğilmeden bükülmeden dik duran Gazzeli çocukların teslimiyeti bütün dünyadaki temiz vicdanları etkilemiş ve bu etkiyle başta batılılar olmak üzere insanlar Kur-an’ı incelemeye başlamışlardır. Ne yazık ki bizim insanımızın hem dünya hem ahiret hayatını belirlemekte olan Kur-an ile olan bağı ise hala çok zayıftır… Ve gençlerimiz, GAZZELİ gençlerin teslimiyetini merak edip, bu teslimiyeti onlara ikram eden Allah’ın emri olan İslam’ın kitabıyla tanışmak yerine, boykot hassasiyetine muhalefet etmek için malum kahvehaneleri doldurmak için yarışmaktadırlar.
Allah, bizi de nefsimizi de atalarımız dini mantığından kurtarıp, İslam’ı layıkıyla anlayarak yaşamayı ikram eylesin. Gazze olaylarından dolayı merak ederek araştırıp iman eden batılı bir delikanlının, genç kızın, yaşlının arayışı ile iman etmesi bizim müslümanlığımıza nal toplatır…
Demem o ki, elimize bir Kur-an alıp, kendi lisanımızla okuyup anlamaya çalışarak, “Allah benden ne istiyor?” Sorusunun cevabını öğrenmemiz gerekiyor… Yoksa Allah’ın karşısına ne yüzle çıkacağız???
BUGÜN VİCDAN SAHİBİ, ŞIURLU BATILILAR, GAZZELİ GENÇLERİN İMANINI, TESLİMİYETİNİ ANLAMAK İÇİN HARIL HARIL KUR-AN OKUYORLAR…
KİM BİLİR, GÜNEŞİN BATIDAN DOĞACAK OLMASININ BİR İZAHI DA BUDUR BELKİDE.