EŞSİZ ÖZNELER EL KALDIRSIN
“ Eşsiz bir özne olmak” tüm derdimiz .
Olabilmek değil ; sadece “olmak” … Çünkü “olabilme”nin içinde istek var ; hedef var ; emek var . Yol boyunca her türlü zorluğu göğüslemek var . Perde önünde bulunmak var ; perdenin arkasındakilerle iş birliği yapmak var .
Oysa “olmak” öyle midir ? Sadece istersin . Yol yok ; yolda akışla süzülmek yok ;deneme yok; yanılma yok; bu yanılmışlıklarla alınacak öğretiler yok .
Çevresinde olan biten her eylemin kusursuz öznesi olmak ister insan . Bu çabasız sonucun tüm olgun meyvelerini yemek ister . Hep günlük güneşlik olsun ister tüm anlar . Yağmur yağsa da hiç ıslanmayacak oluk altları dikilsin bir anda başının üstüne …
Yürüyüşünden öyle bir söz edilsin ki ; kaldırım taşları mimarî dizilimini sorgular olsun . “ En başarılı kalem senindir usta!” densin ister. Sahnedeki en parlak ışık hep onu aydınlatsın; arka koltuk dahil olmak üzere tüm izleyiciler ayakta alkışlasın .
Çünkü … “Kusursuz Özne” olmak gün sonunda hep bunu gerektirir . Yoğun ve yıpratıcı istekler yumağı içinde , hedefsiz ve emeksiz bir ÖZNE …
Soru yok, sorun yok; dolayısıyla var olabilecek herhangi olumsuz bir olaydan kaçmaya eğilim yok …
Salt , kusursuzca var olmak var .
Hazinelerin , enkazlarda olabileceği fikrinin gerçekselliği üzerine de konuşmak lazım değil mi ?
Artık her yerde duyduğumuz , okuduğumuz güncel bir cümle ile sürdüreyim paragrafı :
“ Yaşadıklarından ders al; kötünün içindeki iyiyi gör …”
Peki o kadar da kolay mı oluyor acaba “şerri” , “hayra” dönüştürmek ? Düşmüşken , kanayan dizlere sürülen alkol kokusu kadar unutulmazdır bazen , o yarayı tedavi etmek …
Sabaha varılamayan geceler vardır mesela ; başını sevmeseniz de zorla okumak zorunda bırakıldığınız ders kitapları gibi … Oku oku bitmez ; oku oku anlaşılmaz …
Kolay değil elbet ; küllerinden doğmak …
Öyle bir anda , doğacağım ben deyince de doğulmuyor ki azizim . Ateşin içinde yananın , yanık izlerinin hızlıca iyileştiği nerede görülmüş ? Sonrasında …
Küllerin tertemiz üfürüldüğünü hangi kişisel gelişim kitabı yazmış ?
Düşüşler , kayıplar , pes edişler … Kazalar, afetler, günlerce kıbleleşen hastane koridorları …
“ Eşsiz bir özne olabilme” yolculuğunun ; yol arkadaşları …
Çok sevdiğim bir tiyatro oyuncusudur Melis İŞİTEN . 21 Kasım 2022 tarihinde , oyun sonrası , ekip arkadaşları ile dönüş yolunda bir kaza geçirdi. Kazada ciddi yaralar alırken ; üç yakın arkadaşını da kaybetti. Olay sonrası herkes ondan “Eşsiz özneler” gibi bilindik yaslar tutmasını bekledi. Acıdan beslenen bir toplum, yine acıyı izleme şekline bile alkış tutulsun istedi. Kahkahalarına hayran olduğum kadın Melis ise …
“Kusursuz özne” kitabının sayfalarını bile nazikçe kapattı . Var olan beklenilmeyenin içinden dahi şükrederek, gülerek geçti.
Çıktı mı oradan ; bilemeyiz. Yolun sonundaki aydınlığa doğru yürüdüğü yollar elbetteki çiçekli değildi. Melis’in masmavi gözlerine gülmek kadar ağlamak da şifalı gelmiştir pek tabii. Kaza sonrası kaybettiği çok yakın arkadaşı Tolga’nın ardındaki vedası ve ona olan özlemi bile ezberin dışında …
Kabul edici, yolda olucu , şükredici , iyileştirici …
“Eşsiz özne olmak” istemenin suniliği ve bencilliğinden sıyrılmışlığıyla …
"Yaşanılanlardan ders almalısın” gibi üst söylemlerin sorumlululuğunun ağırlığından uzakta …
Çooookkkkk uzaklarda değil de … Tam yüreğinin gizli kalmış kapakçıklarında … Gözünü açıp kapattığın zaman dilimi aralığında …
Varsın işte be ; varsın ! Ezberletilmiş ve dayatılan “eşsiz özne” olmak zorunda değilsin . Sen , olduğun halinle güzelsin …
Henüz keşfetmediğin halinden bile güzelsin . Doğruyu görebilme ; bazen doğrudan şaşabilme …
Güzeli övebilme ; bazen güzeli fark edememe …
Yanlışını düzeltebilme ; bazen yanlışın ile dost olup dertleşebilme …
Acıyı, kaybı , hüznü tüm öznelliğinle kabul etme ; kendini iyileştirebilme …
Varsın olsun hemen de küllerinden doğan ANKA kuşu olma …
Kuşun yuvadaki ilk kanat çırpışı bile ne muazzam …
Göğün en yüksek tepesine uçuşunun beklentisine kapılan “eşsiz özne” olmak ne yorucu …
Gel , bugün kulaklarını dışardaki tüm seslere kapat . Kapatırken öyle şifalı bir ezgi mırıldan ki senin tüm “eşsiz özne olabilme” yolculuğun gönülden alkışlansın . Buradayım ; buradasın ve buradayız …
El ele ; hayal hayale ; kalem kaleme …