Eğitimcinin Can Güvenliği
Bu sene ‘’Öğretmenler Günü’’ pandemi nedeniyle, okulların yüz yüze eğitime kapalı olduğu bir dönemde, sessiz sedasız geçti diyebiliriz.
Basından öğrendiğimize göre; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla 81 ilden gelen öğretmenlerle Anıtkabir'i ziyaret etti.
İl ve ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri de protokol üyeleriyle birlikte pandemi tedbirleri çerçevesinde temsili bir okul veya öğretmen ziyareti gerçekleştirdiler.
Normal zamanda olsa yapılan iş, senede bir defa hatırlanmanın verdiği imkân ve mesaj ne ise, o kadarıyla yetinilmekteydi.
Eğitim camiasının çözüm bekleyen pek çok sorunları var. Bunların senede bir defa hatırlanıp tekrar gelecek seneye nakarat halinde söyleminden ziyade, çözüm üretilmesi gerekmektedir.
Öğretmenlik bir kariyer mesleğidir. Öğretmenlik Meslek Kanununun çıkarılması, öğretmenlik mesleğinin tüm boyutlarıyla ele alınıp kapsayıcı bir yasal düzenlemeye kavuşturulması artık ertelenemez bir noktaya gelmiştir.
Öğretmenler, 24 Kasım Öğretmenler Gününde 3600 Gösterge müjdesinin verilmesini 2018 yılından beri beklemektedirler.
Ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilip, ihtiyaç miktarı branşlarda kadrolu öğretmen alımı yapılmalıdır.
Hepsinden önemlisi, eğitim camiasının güvenlik sorunu halledilmelidir. Fedakârca çalışan eğitimcilerin can güvenliği sağlanmalıdır.
Her meslek erbabının kıymeti, ihtiyaç duyulduğu olağanüstü ortamda daha belirgin hale gelir. Takriben bir yıldır süren pandemi döneminde fedakârca çalışan sağlık camiamızın kıymeti bilinmeye başladı. Güvenlik sorunları ön plana çıktı.
Geçtiğimiz Nisan ayında Türkiye Büyük Millet Meclisinde ‘’Sağlıkta şiddet düzenlemesi’’ kabul edilerek yasalaştı. Ceza yüzde 50 oranında arttırıldı. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezası yüzde 50 oranında arttırıldı. Şiddet uygulayanlara hapis cezası verilecek, cezalar ertelenmeyecek.
Gönül isterdi ki; eğitim çalışanlarına da uygulanan şiddete, aynı oranda ceza artırımı uygulaması getirilmeliydi.
Gün geçmiyor ki bir eğitim çalışanına karşı şiddet ve darp olayına şahit olmayalım. Bunların bir kısmı basında yer alıyor, bir kısmı da bazı kurum yöneticilerimizin ‘’kol kırılır, yen içinde kalır’’ mantığıyla, kurumumuzun adı çıkmasın, anlayışıyla yastık altı edilmektedir.
Tabii, anında kaydeden bir görsel kaydı da olmayınca sosyal medyada da yer almıyor. Böyle olunca eğitimcinin yediği ayaz yanına kar kalıyor!
Geçmiş yıllarda sosyal medyadan ‘’Kurt kışı çıkarır ama yediği ayazı unutmaz’’ Atasözünü paylaşmıştım.
Eski öğrencilerimden bir idareci arkadaşım altına ‘’Hocam, genellikle yediği ayaz yanına kar kalır, yediği ayazla yetinir’’ yorumunu yapmıştı. Bence de bu yorumun doğru bir tespit olduğuna inanıyorum.
Öğretmenleri, resmi tören ve protokollerle bir güne sığdıran anlayıştan, yılın her günü; ‘’Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’’ bilincine kavuşmamız temennisiyle...
Tüm eğitim çalışanlarının Öğretmenler Gününü tebrik ederim.