Abdullah Yadigar

Abdullah Yadigar

Özeleştiri Er Kişinin Karıdır

Özeleştiri Er Kişinin Karıdır

İnsanlar başkalarını kolayca eleştirirlerde, bir türlü kendilerine toz kondurmazlar. Bu bir genel temayüldür. Özellikle siyasiler genelde rakiplerini eleştirirler ama kendilerini asla!

Bu özelliği hayatın her alanında görebiliriz. Bürokraside, eğitimde, ticaret hayatında insanın bulunduğu tüm alanlarda rastlarız.

Halk arasında ‘’Özeleştiri her kişinin değil, er kişinin karıdır’’ derler. Tabii ki istisnalar vardır. Herkesimde olduğu gibi siyaset âleminden de özeleştiri yapanlar mevcuttur.

Realist hareket eden bu istisnalardan biri de İstanbul Milletvekili Erol Kayadır. Özü sözüne uyan bir kişiliğe sahiptir.

Ramazan Bayramı vesilesiyle mutad olduğu üzere Parlamenterlerin, bürokratların, Sivil Toplum Kuruluşların ve vatandaşların katılımıyla gerçekleşen bir bayramlaşma ortamında bulundum.

Âdeti veçhile Mülki ve mahalli idareciler birer konuşma yaptılar. Akabinde Parlamenterler konuşup vatandaşların bayramlarını kutladılar.

Tabii ki bu konuşmalar içerisinde verdikleri mesajlar; birlik ve beraberlik vurgusu yanında, ufukta görünen bir erken seçim sinyali satır aralarından okunan ifadelerdi.

Esasen benim etkilendiğim ve isabetli gördüğüm konuşmalar Erol Kayadan geldi. Sayın Kaya halk diliyle ‘’Kitabın ortasından’’ konuştu. Tek kelimeyle özeleştiride bulundu.

Kaya çok şey konuştu ama konuşmasının can damarı olan bir-kaç cümlesi ‘’…Biz niye yüzde 51 değil de 41 aldık? Biz öncelikle çıtayı yüksek tuttuk. Diğer bir önemli faktörde biz biraz kibrimizden kaybettik. Milletvekili, Belediye Başkanı ve Başkan Yardımcıları ulaşılamaz bir konuma getirdik. Randevu alacaksınız diyerek kapımıza gelenleri geri çevirdik. Böyle bir algı oluştu. Ben kendi adıma tövbe ettim. Emanetlerin hesabını bu dünyada da öte de vereceğiz. Herkes bu anlamda kendisini sorgulamalıdır. Biz Havaalanı, Köprüler, yollar, Marmaray Projesini yaptık. Fakat gönül yapmayı ihmal ettik. Herkes komşusunu-çevresini, kendinden bir önce görev yapanı arayıp gönlünü almalıdır’’ dedi.

Bu konuşmayı destekleyen pek çok uygulamaya şahidiz. Basından yakinen tanıdığımız, Gazeteci, Sivil Toplum Kuruluşları içinde yer almış, eğitimci saygın bir dostum anlattı.

31 Mart Salı günü saat 16.30 civarında bir ilçemizdeki hemşerisi olduğunu öğrendiği bir başkan yardımcısını ziyarete gider. Asansör girişinde Başkan ve adı geçen yardımcısıyla karşılaşır, birlikte asansöre biner kat’a çıkarlar.

Dostum kapı önünde bekler. Tabii sekretere başkan yardımcısıyla görüşeceğini söyler. İçeride de kimse yok, ara-sıra kendisine bağlı bir birim müdürü girip çıkar. 20 Dakika sonra sekreter içeri girer ve çıkışında sorar; ‘’başkanla ne görüşeceksin?’’ Dostum cevap verir ‘’sadece tanışıp hayırlı olsun deyip ziyaret edeceğim’’ der.

Sekreter içeri girer tekrar çıkar, ‘’Beyefendi, telefon numaranızı bırakacaksınız, biz randevu vereceğiz, çağırdığımız zaman geleceksiniz!’’ der. Dostum teşekkür eder, telefon falan bırakmadan çıkar gider.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz ancak konuyu uzatmamak için bir tane yazdım. Şimdi dönüp bu hareketin köklerine inip baktığımız zaman bu tür tepeden bakmaları asla göremeyiz.

Belediyeler Devletin halkıyla temasta bulunduğu, hizmet götürdüğü ilk kapılarıdır. Mevcut iktidar geçmişteki başarısını öncelikle belediyelerde ürettiği hizmetlerin yanında halka gösterdiği şefkat ve samimiyete borçludur. Bu anlayıştan uzaklaşıldığı sürece ibre aşağı kaymaktadır.

Bu bağlamda Sayın Kayanın özeleştirisine katılmamak mümkün değil.

Abdullah YADİGAR-19/07/2015

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Abdullah Yadigar Arşivi