Türk halkı tercihini 14 Mayıs’da yapacak. Ya istikrarın aydınlığı ve huzuru ile yola devam, ya da kaosun zifiri karanlığı.

Türkiye; yirmi yıldır istikrarlı bir şekilde yoluna devam ediyor. Her alanda büyük gelişmeler kaydetti. Huzuru, aydınlığı, kalkınmayı ve istikrarı yaşadı. Önüne çıkan badireleri atlatarak, geleceğini inşa ediyor. Eğer istikrarlı bir yönetim olmasaydı bu engellerin her biri bir ülkeyi batıracak büyüklükteydi.

Son yirmi yılda; iki muhtıra, iki tane dünya çapında ekonomik kriz, Suriye iç savaşı, Libya’daki iç savaş, Kuzey Suriye’ye terör örgütlerinin yerleştirilmesi, Pkk terörü, 15 Temmuz darbe girişimi, dövize sürekli dış ve iç kaynaklı müdaheleler, fiyatları; stoklama (ihtikar) yaparak yükseltme girişimleri, dünya çapında Koronavirüs (COVID-19) hastalığı, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ve tüm dünyayı etkileyen savaş, nihayet dünya tarihinde çok ender görülen Kahramanmaraş merkezli, onbir ili yıkan büyük deprem. Bir badireyi aştık derken bir başkası geldi.

Türkiye, fırtınalı bir denizde yol almaya çalışan gemiye benziyor. Kaptan usta olmasaydı bu fırtınaların her biri gemiyi batıracak güçteydi. Allah’ın yardımı, kaptanın tecrübesi ve milletin feraseti ve dayanışması ile ülkemiz duraksamaksızın yola devam ediyor ve devam edecek.

Eğer bu fırtınalar koalisyonlu parlamenter sistemde çıksaydı; “henüz seçimden önce, aday belirlemede bile kriz yaşayan muhalefet” iş başında olsaydı, ülkemiz hiç bir problemini aşamazdı. Vesayet sisteminde bürokratik ve askeri müdaheleler yüzünden çakılıp kalırdı. Parlamenter sistem; koltuk kavgalarının, yönetilemezliğin,siyasal kaosun, hükümet krizlerinin sistemidir. Son bir haftada muhalefetin girdiği türbülans ve birbirlerine karşı ağır hakaret ve güvensizlik ortamı bunu bize açık bir şekilde göstermiştir. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan sekiz Cumhurbaşkanı yardımcılığı olan ucube bir sistem öneriyorlar. Yani dava koltuk davası. Şimdilik her baş kaldırana bir koltuk verip susturdular. Kimin malını kime dağıtıyorsunuz?

Açık bir şekilde iyice anlaşılmıştır ki; Sayın Erdoğan’ın tekrar yola devam etmesi ve başkanlık sisteminin devamı ülkemiz için tek çıkar yoldur.
Evet bugün problemlerimiz var, ancak bu sorunları aşacak iradeye ve güce sahip bir iktidar var. İnşallah hızlı bir şekilde depremin yaraları da sarılacaktır. Milletimiz bu iktidara ve Sayın Erdoğan’a güvenmektedir. Ülkemizin önü aydınlıktır.

Türkiye’nin her problemine sevinen dış ve iç hasımlar ellerini ovuşturarak bu milleti yüz yıl önce olduğu gibi yine esir almak istiyorlar. Yeni Sevr’ler, yeni Lozan’lar, yeni işgaller için fırsat bekliyorlar. Türkiye’yi borç vererek hareketsiz bırakmak istiyorlar. Birileri de Londra tefecilerinin parasına çok hevesli. Amerika’dan sufle alarak Türkiye’de iktidar hayali kuranlar var. Şu, tarihi bir gerçektir ki; Amerika ve Avrupa her zaman Türkiye’yi kaosa sürüklemek, güçlü Türkiye’ye doğru yürüyüşümüzü engellemek istiyorlar. Türkiye’yi koalisyonlu dönemlerin yönetilemez ülkesi haline getirerek, zifiri karanlığa sokmak istiyorlar. Bu açık bir şekilde görünmektedir. Milletimiz buna asla izin vermez.