Savunma Sanayisi Niçin Önemli?
170 yıl önce, şair ve hekim Abdülhak Molla mısralarında şöyle diyor;
Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh;
Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.
( Bütün devletler şu ibretlik sözle barış ve huzur bulur; “Şayet barış istiyorsan savaşa hazır ol.”)
Nasıl ki; Bir insan vücudu, savunma mekanizmasını kaybederse hastalanır, mikroplar veya hastalık vücudun direnişiyle savuşturulamazsa sonu ölüme kadar giden hazin bir durum ortaya çıkabilir. Öncelikle bünyenin, kendini mikrop ve parazitlere karşı koyma ve koruma gücü olması gerekir.
Ülkeler de böyledir. Savunma gücü yoksa diğer her varlığı anlamsız hale geliyor. Yüreğinin güçlü olması yetmiyor, bileğinin de güçlü olması gerekiyor ki senden çekinsinler ve savaşma cesaretleri kırılsın.
Günümüz dünyasında, uluslararası siyaseti yönlendiren, dünyada etkin güç haline gelen ülkelerin üç önemli özelliği vardır; Biricisi Savunma gücü, ikincisi ekonomik güç, üçüncüsü milli birlik ruhu. Bu üçü birlikte olursa hiçbir ülke elini kolunu sallayarak size saldıramaz, ya da size askeri ve siyasi baskı uygulayamaz ve aleyhinizde terör gruplarını destekleyemez.
Ekonomik gücün korunması ve etkin olabilmesi, siyasi gücün tesirli olabilmesi için milli birlik ruhu ve savunma gücünün kuvvetli olması gerekir. Savunma sanayisi devletler bazında bileğin güçlü olması demektir.
Türkiye, bu gerçeklerden hareketle, savunma sanayisinde büyük atılımlar yapıyor. Bazıları bunları gereksiz diye düşünebilir. Böyle düşünenler, dünyayı toz pembe zanneden, emperyalist ülkelerin yapmış oldukları istila, sömürü ve zulümlerden habersiz olanlardır. Dünya gerçekleri bizi savunmada güçlü olmaya zorluyor. Bir terör grubuyla bile savunma gücünüz yoksa etkin bir mücadele yürütemiyorsunuz. Libya ve Karabağ savaşlarında, sadece İHA’ların ne kadar belirleyici olduğunu gördük.
Kalıcı barış için savunma gücü çok önemlidir. Gücünüzden çekinmeyeler barış masasına oturmazlar, saldırmak için fırsat kollarlar. Sizi dikkate almazlar. Avrupa Birliği ekonomik bir güç olmasına rağmen savunma konusunda zafiyetleri var. Bundan dolayı, sürekli bir Avrupa Ordusu kurma düşüncesini ifade etmektedirler. Çünkü şu an birçok Avrupa ülkesi ABD’nin savunma şemsiyesi altındadır.
Ülkemiz, dünyanın güçlü ordularından birine sahiptir. Bu gücümüzü, savunma sanayisi ile takviye etme sürecimiz devam etmektedir.
Özellikle İHA, SİHA, savaş uçağı ve helikopteri alanında güçlü bir yerlileşme oranımız vardır. Daha düne kadar piyade tüfeğimiz bile yoktu. Yerli tank, top, füze, zırhlı araç ve diğer savunma ürünleri konusunda son 10 yılda büyük ilerlemeler kaydettik. Dışa bağımlılığımız % 20 oranlarına kadar düştü.
Şunu da unutmamak gerekir ki, bu ürünlerin geliştirilmesi, diğer sivil teknolojik ürünlerin de üretilmesine lokomotif güç oluşturuyor. Zaten dünyadaki önemli teknolojik ürünler de önce askeri alanda üretilmiş daha sonra sivil alandaki teknolojik gelişmelerin öncüsü olmuşlardır. Televizyon, bilgisayar ve cep telefonu buna örnektir. Dolayısıyla, savunma sanayisinde yerli ve milli ürün geliştirmenin yararlarını ve amaçlarını şu şekilde özetleyebiliriz;
1- Dışa bağımlılıktan kurtulmak,
2-Savunma alanında yerli ve milli üretimi artırmak,
3-Diğer teknolojik ürünlerin gelişmesine ve yerli olarak üretilmesine öncülük etmek,
4-İstihdamı artırmak,
5-Dış ticaret açığını düşürmek,
6-Bağımsız dış politika yürütmek.
7-Dünyada etkin siyasi güç olmak,
8-Barış ve güven içinde yaşamak.
9- Caydırcı güce sahip olmak.
10- Milli savunmada çarpan etkisiyle güçlenmek.
Türkiye Cumhuriyeti; dünyanın kesişme noktasında, jeopolitik bakımdan çok önemli bir geçiş güzergahında bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin mirasını üzerinde taşıması, mazlum ve mağdur milletlerin hamisi ve abisi olma sorumluluğu, etkin bir savunmaya sahip olmasını gerektirir. Dünyada barışın, adaletin hakim olması, Türkiye’nin güçlü olmasıyla mümkündür.