12 Kasım Düzce Depremi İle İlgili Bir Anım! İnanmak Zorunda değilsiniz
Değer verdiğim bir dostum, Pendik çarşıda selam verip koluma girdi. Biraz hal hatır sorduktan sonra, biraz da tedirgin olarak, "Sana bir şey söyleyeceğim ama inanmak zorunda değilsin!" dedi. Sonra devam etti: "Bir tanıdığım bir dostuyla beraber Avrupa yakasından özel aracıyla Anadolu Yakasına geçerken yolda bir ihtiyar el kaldırmış arkadaşım da ihtiyarı yolda bırakmamak için aracını durdurmuş ve ihtiyarı almışlar. Selam faslından sonra ihtiyar, 'Kırk gün sonra büyük bir deprem var demiş!' Zaten büyük bir deprem tecrübesi yaşamış tanıdığım, heyecanla 'Ne depremi diye arkasına döndüğünde ihtiyar kaybolmuş' İki arkadaş, neydi bu yaşadığımız diye tir tir titreyerek Pendik'e kadar gelmişler."
Yaşadıkları hiç de olası bir olay değil, kime ne anlatacaklar? Anlatsalar kim inanır? Akıllarında bin bir soruyla sadece en yakınlarıyla paylaşmışlar yaşadıklarını. Yolda koluma giren dostum da bu yakınlardan biri. "Bak Kubilay, biliyorum inanılır gibi değil, geleceği yalnızca Allah bilir. Bunda hiç şüphem yok. Fakat arkadaşım doğru sözlü bir insandır. Anlattığını yaşadığına adım gibi eminim. Arabaya aldıkları ihtiyarın söylediği kırk gün 11 - 12 Kasım'a denk geliyor. Ben o tarihten önce İstanbul'dan ayrılıp tedbiren bir kaç günlüğüne Anadolu'ya geçeceğim. Sen de durumu bil bir tedbir alabilirsen al! diye söyledim."
Sonra hakkımızda hayırlısı olsun diyerek vedalaştık. Dostum Anadolu'ya geçti ve ben İstanbul'da kaldım. Hiç bir şey yapmadım. Zaten yapamazdım da hepsi körpe yedi çocukla tatile çıkacak halimiz yoktu. Ne gelirse Allah'tan gelir diyerek, hayatımıza devam ettik.
Nihayet gün geldi ve 12 Kasım'da tarihi Düzce depremi gerçekleşti. İhtiyarı hayırla yad ettik, ülke olarak ölülerimiz defnettik ve hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik.
Allah, başta Cihad yolunda şehit düşmüş atalarımız olmak üzere, 12 Kasım gibi yüreklerimize kazınmış her türlü afetle kaybettiğimiz canlara merhametiyle muamele eylesin.