Bu Zamanda Ensar Olmak
Kardeş olmak ihtiva ettiği anlam itibariyle, Aynı anneden aynı kandan olanın vazgeçilmez bağını oluşturan etken. Bu kardeşlik öyle bir şey ki kardeşin sorunları, sıkıntıları, dertleri, kaygıları veya sevinçleri, mutlulukları, heyecanları hep beraber yaşarız.
Kardeş olmak veya olmamak elimizde olan bir şey değildir. Bir kardeşiniz var. Ola ki bu kardeşiniz sizinle taban tabana zıt bir düşünceye, inanca ve yaşama sahip olsun fark etmez; o yine sizin kardeşinizdir. Sen benim gibi düşünmüyorsun bu nedenle kardeşim değilsin demekle bu kan bağı ortadan kalkmıyor.
Bir kardeşiniz varsa siz yalnız değilsinizdir.
Kardeş, Doğum gününüzü bilen ve o gün sizi arayandır. Evleneceğiniz kişinin istenmesinde yanı başınızdadır. Evlendiğinizde halay başıdır. Kına gecenizde sizinle ağlayandır. İşe girdiğinizde tebrik edendir. İşten çıktığınızda teskin edendir. Yeni işe girmenizde telkin edendir. Hastalığınızda başucunuzda bekleyendir. Kan lazımsa ilk sedyeye yatandır. Öldüğünüzde ağlayandır, üzülendir, perişan olandır.
Din kardeşliği denilen şey de tam olarak yukarda saydıklarımız, hatta daha fazlasıdır ve de ötesidir.
Müslümanlar kardeştir.
Öyle ki Müslüman kardeşini sevmedikçe cennete giremez. Öyle ki Müslümanın Müslümanı öldürmesi şöyle dursun, üç gün konuşmaması yasaktır.
Farklı topraklarda, coğrafyalarda ve ülkelerde olsun tüm Müslümanlar kardeştir.
Gelelim son günlerde sıklıkla duymaya başladığımız kardeşliğimizle bağdaşmayan Muhacir kardeşlerimize yönelik tutumlara.
Suriyelilere yönelik saldırılara. Münferit birkaç Suriyelinin yaptığı suçlar ve hatalar olmakla beraber suçu Ülkemize göç etmek olan ve biçare kalan herhangi bir Suriyeliye yönelik saldırı, taciz ve aşağılamanın olması İslam’ın bize bahşettiği Müslüman kardeşliği ilkesiyle hiç de uyuşmamaktadır.
İlk dönem İslam tarihinde ortaya çıkan “Ensar Muhacir” ilişkisi ve fedakârlığı göğsümüzü gere gere övünerek dinlediğimiz ve anlattığımız bir durum. Yaşanan bu güzide örnek olaydan nedense kendimize hiç pay çıkarmıyoruz.
Bir nevi ibadet olan ritüellerinden en önemlisi mazlum kardeşimiz, Uygurlu olsun, Afgan olsun, Iraklı olsun, Balkan Göçmeni olsun ve Suriyeli olsun farketmez Müslüman muhacirlere sahip çıkmak şöyle dursun onları dışlamamız, aşağılamamız ve ikinci sınıf muamele yapmamız kardeşlik hukukuna uygun olmayan davranışlar olacaktır. Olumsuz davranışlarda bulunmamız için sosyal medyada birçok olumsuz ve yanlış yayın var bunlara aldanıp kardeşliğimize zeval getirmemiz doğru olmayacaktır.
Ne işleri var, ülkelerini savunsunlar, yan gelip yatıyorlar, biz çalışalım onlar yesin, sınavsız üniversite, limitsiz kredi kartı sahibi oldular, bizim vergimizle geçiniyorlar dediğimiz bu insanlar, aslında Müslüman kardeşimiz ve en önemlisi mazlumlar, birer ihtiyaç sahibi muhacirdirler.
Düşünün Mekke’den Medine’ye göç eden ilk dönem Müslümanları da benzer bir süreci yaşadılar. Acaba hangi Ensar, Muhacirlere(İlk Müslümanlar, sahabe) neden Mekke’de kalıp da Yasir gibi Sümeyye gibi kendi topraklarını savunurken şehit olmadın da gelip bizim rızkımıza ortak oldun, dedi.
Aksine Medineli Müslümanlar göç eden Mekkelilere evini açtı. Aksine yemeğini yemeyip yedirdi. Aksine bir biriyle yarış ettiler o muhacir benim evimde kalsın benim misafirim olsun diye.
Bu muhacirlerin en güzeli de Peygamber efendimizdi. Çağrı filminde tüm Ensar bir ağızdan söylediği ve 1972 yılında şair Salih Cevdet tarafından yazılan ilahinin bizi coşturduğu gibi Süriyeli Muhacirin kıymetini bilmemiz umuduyla okuyalım:
Taleal bedru Aleyna (Ay doğdu üzerimize)
Min seniyyetil veda (Veda tepelerinden)
Vecebeşşükrü Aleyna (Şükür gerekti bizlere)
Mâ deâ lillahi da’ (Allah’a davetinden)
Eyyuhel meb’usu fina (Ey bizden seçilen elçi)
Ci’te bil emril muta (Yüce bir davetle geldin)
Ci’te şerraftel Medine (Sen bu şehre şeref verdin)
Merhabayya hayra da’ (Ey sevgili hoş geldin)
Ente şemsün ente bedrun (Sen güneşsin sen aysın)
Ente nurun âla nur (Sen nur üstüne nursun)
Ente misbah-ussereyya (Sen Süreyya ışığısın)
Ya habibi ya Rasul (Ey sevgili ey Rasul).